25 mart muhsin yazıcıoğlu

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan k@dir
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

k@dir

Kayıtlı Kullanıcı
Bilgi Girilmemiş
Katılım
8 Ağu 2007
Mesajlar
2,906
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Siteyi ziyaret et
Kahramanmaraş'tan Yozgat'a giderken geçirdiği helikopter kazası sonucu hayatını kaybeden BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatı siyasi mücadeleler ile geçti. Yazıcıoğlu, kazadan hemen önceki mitinginde 29 Mart seçim çalışmaları için "Devletten yardım almıyoruz ilk kez helikopter kiralıyoruz" demişti.

İşte Yazıcıoğlu'nun siyasi mücadeleyle dolu yaşam öyüsü:

Muhsin Yazıcıoğlu, 1954 yılında Sivas'ın Sarkışla ilçesi Elmalı Köyü'nde bir çiftçi ailesinin oğlu olarak doğdu. İlk ve orta öğrenimini Şarkışla'da yaptı.

Yüksek öğrenimini yapmak üzere 1972'de Ankara'ya geldi. Üniversite tahsilini, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi'nde tamamladı.

1968'de cemiyet (dernek) çalışmalarına başladı. Şarkışla'da Genç Ülkücüler Hareketi'ne katıldı. Ankara'ya geldikten sonra ise, Ülkü Ocakları Genel Merkezi'nde görev yapmaya başladı. Sırasıyla; Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcılığı ve Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yaptı. (1977-78).

1978'de faaliyete geçen Ülkücü Gençlik Derneği'nin kurucu Genel Başkanı oldu. 1980 yılına kadar MHP'de Genel Başkan Müşavirliği görevinde bulundu.

12 Eylül 1980'de yapılan askeri darbenin ardından, MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası sanığı olarak cezaevine konuldu. 5,5 yılı hücrede olmak üzere 7,5 yıl Mamak Cezaevi'nde kalan Muhsin Yazıcıoğlu, 7,5 yıl cezaevinde kaldığı bu davadan herhangi bir ceza almadı.

Cezaevinden çıktıktan sonra, mağdur olmuş ülkücülere ve onların ailelerine yardim amacıyla kurulan Sosyal Güvenlik ve Eğitim Vakfı'nın başkanlığını yaptı.

1987'de arkadaşları ile birlikte MÇP'de siyasete girdi. MÇP'de Genel Sekreter Yardımcılığı görevinde bulundu.

1991 genel seçimlerinde üç partinin oluşturduğu ittifak bünyesinde, milletvekili adayı oldu. “O, inançlarınızı Meclis'e taşıyacak” sloganıyla, Sivas'tan milletvekili seçildi.

1992 yılı Temmuz ayında, “içinde bulunduğu partinin siyasi anlayışıyla uyuşamadığı için” bir grup arkadaşı ile birlikte MÇP'den ayrıldı. 29 Ocak 1993 tarihinde Büyük Birlik Partisi kuruldu ve bu partinin Genel Başkanlığına seçildi.

24 Aralık 1995'te yapılan erken genel seçimlerde ANAP-BBP ittifakından 20. Dönem Sivas milletvekili olarak, yeniden meclise girdi. 28.02.1996 tarihinde ANAP'tan istifa ederek, BBP'ye döndü.

26 Nisan 1998'de yapılan 3. Büyük Kurultay'da, 8 Ekim 2000 tarihinde yapılan 4. Büyük Kurultay'da, 2 Haziran 2002 tarihinde yapılan 1. Olağanüstü Büyük Kurultay'da,20 Temmuz 2003 tarihinde yapılan 5. Olağan Büyük Kurultay'da,30 Nisan 2006 tarihinde yapılan 6. Olağan Büyük Kurultay'da ve 15 Nisan 2007 2.Olağanüstü Büyük Kurultayda tekrar BBP Genel Başkanlığına seçilmiştir.

22 Temmuz Erken Genel seçimlerinde BBP'nin seçimi protesto etmesi sebebiyle partisinden istifa ederek Sivas'tan bağımsız milletvekili adayı olup 23. dönem milletvekilliğine seçilmiştir.Daha sonra BBP'ye katılarak TBMM'de Büyük Birlik Partisi Sivas Milletvekili olarak BBP'yi Meclis'te temsil etmiştir.19 Ağustos'ta yapılmış olan BBP'nin 3.Olağanüstü Büyük kurultayında tekrar Genel Başkan olmuştur.

Muhsin YAZICIOĞLU, evli ve iki çocuk babasıydı..

15293740.jpg
 
Allah mekanını cennet eylesin , gerçekten çok çok iyi bir insandı , böylesi daha ülkeye zor gelir . Zaten helikopterin düşüşü kaza olduğuda şüpheli daha çok kasıtlı yapılmış birşey , malum cumhurbaşkanı bazı görüntüleri ortaya çıkarmıştı olaydan seneler sonra , askerler siyah kutuyu söküp götürüyorlardı oysa biz halen daha helikopter aranıyor bulunamadı haberlerini izliyorduk televizyonda
 
mekanı cennet olsun. ama yurtta odada alevi bir arkadaşımız var hiç sevmiyor kendisini. maraşta alevilere katliam yaptılar diyor ilahi adalet maraşta öldü diyor. ne kadar doğrudur bilmem ama siyasette temiz kalınmıyor anlaşılan...
 
ALLAH mekanını cennet etsin...iyi,temiz bir siyasetçiyi,ALLAH korkusu olan,adam gibi bir adamı kaybetti bu millet bana göre...ALLAH rahmet eylesin
 
RABBİM mekanını cennet etsin çok çile çekmiş hapishanelerde işkence görmüş dürüst, efendi bir inasandı ALLAH Rahmet Eylesin.
 
Yazmıyım dedim de su testisi su yolunda kırılırmış, ırkçı ve kendi düşüncesine ters insanların hayatını kaydıran hem dinci hem yoz bi insandı, şüpheli ölümü hariç hiç bir haklı yanı olduğunu düşünmüyorum. Yere göğe sığdırılamayan bir çok insanın iç yüzünün farklı olduğu da bir gerçek, vakti olana benden gelsin.

"Seni tanıyordum.

Elinde silah, Komünist avına çıktığın ta o ilk günlerden beri seni tanıyordum.

Önce Ankara'da sonra İstanbul'da ve tüm bir ülkede kana bulamadığın sokak, kahvehane, okul avlusu, fabrika önü kalmamıştı.

Ev baskınları yaptın, kör karanlıklarda.

Boğarak öldürdüğün arkadaşlarımın üstüne, kurşun yağdırmak marifetlerin arasındaydı.
Bahçelievler'de yedi canıma sen kıydın.

Ellerine bulaşmış insan kanıyla, yüzünü yıkıyordun her sabah.

Sarkık bıyıkların, yaz kış üstünden çıkarmadığın kara ceketin, korkak - hain sinsi, kan oturmuş bakışların, gözümün önünden hiç gitmedi.

16 Mart katliamında kardeşlerimin üstüne kurşun yağdıranların başında sen vardın.

1979 kışında, Ankara Ziraat Fakültesi öğrencisi, kayınbiraderim Sabit Torun’u Balgat'da evinin önünde pusu kurup, yaylım ateşine tutanların başında sen vardın.

Kalbura çevirdiğiniz o körpe bedendeki, yirmi bir kurşunun dört adedi, senin cinayet aletinden çıkmıştı.

Maraş’ı kana sen buladın.

Annelerimizin karnındaki bebeklerimizi katlettin.

Bir değil, beş değil, on değil yüzlerle canımızı ateşe verdin.

Yozgat, Çorum ve 93'te Sivas'da yine sen vardın.

Bir dağ başında, elinde silahın uluyan resimlerini anımsıyorum,
Madımak ateşe verildiğinde, “tahrik var” diyen yine senin ölüm kokulu sesindi.

Korkağın tekiydin.

Uçan kuştan, akan sudan, kararmış geceden, gündüz güneşten ve insan sesinden ödün patlardı.
Bu yüzden olsa gerek seni yalnız başına kimse görmedi!

Kuyruğunu kıstırıp, sokak köşelerine pusu kuran, uyuzluk misali yaşadın.

Ardında iş ortağın onca ‘tosuncuk’ varken, hep güvencede hissettin kendini.

Bu ülke katillerini seviyor ya, seni daha çok seviyorlar!

Bahçeli de seviyor seni, Baykal da, Tayyip de, Erbakan da.

Halen arkan sağlam.

Ardından methiyeler düzülüyor!

Yazık oldu sana yazık. Ölümün böyle olmamalıydı!

Ateşe verdiğin o Maraş yolu, canını aldı!

Çakılıp kaldın bir dağın başına.

Beş santim buz tutmuş bedenin.

Zavallı ürkek yüreğin donmuş!

Üzülmedim.

Hiç unutmayacağım söz!

Aklıma Faşizm düştüğü her an, önce seni anıyordum, yine seni anacağım."

Orhan Aydın
 
Rahmetlinin bana göre iki büyük yanlışı vardı. Birincisi Alpaslan Türkeş ile yollarını ayırmaları -ki bu kesinlikle Yazıcıoğlu'nun tercihi idi-; ikincisi ise ölümünden önce mevcut hükümeti desteklemesi idi. Mevcut hükümetin nihai hedefini görememiş olmasını yakıştıramıyorum bir türlü. Bir de ülkücü camiaya dolaylı olarak vermiş olduğu zararı sindiremiyorum.

Bunların dışında vatan evladıydı. Rahmetle anarım. Yaşasaydı eminim ki vatan adına büyük işler yapacaktı. Bugünki rezilliğe sessiz kalmayacağından adım gibi eminim. Zaten ölümündeki sır perdesi de bununla ilgili değil mi?

Yukarıda ise son derece insafsız bir yazı yazılmış. Yazıktır, günahtır. O günün sol-sağ çatışmasının iç yüzünü görememiş olanlar hala kinlerini kusmaya devam ediyorlar. Bu ülkede yüzlerce ülkücü öldürüldü. Asala'ya karşı en büyük mücadeleyi yine ülkücüler verdi. Rahmet etmiyorsanız bile küfür etmeyin! AYIP!
 
Rahmetlinin bana göre iki büyük yanlışı vardı. Birincisi Alpaslan Türkeş ile yollarını ayırmaları -ki bu kesinlikle Yazıcıoğlu'nun tercihi idi-; ikincisi ise ölümünden önce mevcut hükümeti desteklemesi idi. Mevcut hükümetin nihai hedefini görememiş olmasını yakıştıramıyorum bir türlü. Bir de ülkücü camiaya dolaylı olarak vermiş olduğu zararı sindiremiyorum.

Bunların dışında vatan evladıydı. Rahmetle anarım. Yaşasaydı eminim ki vatan adına büyük işler yapacaktı. Bugünki rezilliğe sessiz kalmayacağından adım gibi eminim. Zaten ölümündeki sır perdesi de bununla ilgili değil mi?

Yukarıda ise son derece insafsız bir yazı yazılmış. Yazıktır, günahtır. O günün sol-sağ çatışmasının iç yüzünü görememiş olanlar hala kinlerini kusmaya devam ediyorlar. Bu ülkede yüzlerce ülkücü öldürüldü. Asala'ya karşı en büyük mücadeleyi yine ülkücüler verdi. Rahmet etmiyorsanız bile küfür etmeyin! AYIP!

:bir::bir::bir::bir::bir::bir:

çok daha şeyler yazılıp söylenir ama malum siyaset konusu çok ince bir konu ve bu platform burası değil. ben nacizane direk tanıdığım ve saygı duyduğum bir kişilikti. benim tanıdığım dönem içinden ülke için düşündüklerine direk şahit oldum. birlikte yattığı kişilerle görüşmelerim devam eder. genel düşünceleri halen aynıdır ve hepsine de saygı duyarım. zaten haksız bir işleri olmuşsa allah a hesabını verecektir. herkezin ve hepimizin artılara ve eksileri mevcuttur. siyaset camiasından saygı duyulup rahmetle anılacak birisiydi. tekrardan allah rahmet etsin.
 
Geri
Üst