Bazı Avrupa ülkelerinde LPG’li otomobillere vergi indirimi ya da ücretsiz otopark gibi teşvik edici uygulamalar gerçekleşirken, Türkiye’de LPG’li otomobiller kapalı otoparklara alınmıyor. Bu da LPG’li araçlara karşı insanlarda korku yaratıyor. Kimileri bu sorunu, kapalı otoparkların yeterli havalandırma sistemlerinin olmamasına bağlıyor. Sektördeki uzmanlar ise temkinli olmak gerektiğini ifade ediyor. Bunun başlıca sebebi kontrolsüz yapılan LPG dönüşümleri. Aslında, bu korkunun tüm LPG’li araçları kapsaması yanlış. Çünkü 2005’ten itibaren, benzinli araçların LPG’ye dönüşümü, ‘sıralı sistem’le yapılmaya başlandı. Bu sistem, gerekli güvenlik tertibatına sahip olduğundan, bu tür araçların kapalı otoparklara girmesinde sakınca yok. Ancak 2001-2005 arasında dönüşümü yapılan araçlar hâlâ trafikte olduğundan, hangi LPG’li otomobilin güvenli, hangisinin tehlikeli olduğunu saptamak zor. Bir anlamda, kurunun yanında yaş da yanıyor.
Yeni sistem, eski sisteme göre çok daha başarılı. LPG sektörü, standartların uygulanması ve bazı kontrol mekanizmalarının işlemesi ile ‘tehlikeli’ gibi algılanan bu yakıta bakış açısının hızla değişerek, LPG’nin ‘tehlikeli’ yerine artık, ‘güvenli ve çevreci’ olarak algılanmasını umut ediyor. Fakat bu algıyı çabuk değiştirmek pek kolay olmayacak gibi duruyor. Çünkü Türkiye’de bugüne dek LPG, hep fiyat avantajı göz önünde bulundurularak tercih edildi. Bu da ‘LPG'nin kalitesiz ve ucuz araçlar tarafından kullanıldığı’ algısına yol açtı. Birçok sürücü, lüks araçlarında LPG kullanırken, bunu gizleme gereksinimi duydu.
ALINTIDIR!!..