Bunlarda sonuç özetleri : ( başka bir yerden aldım arkadaş üşenmemiş yazmış umarım kusura bakmaz..)
SKODA : Skoda rakiplerine birç ok konuda örnek oluyor ve bu sayede değerlendirmede birinci olmaya hak kazanıyor. Özellikle sunduğu iç mekan genişliği sayesinde diğer test otomobillerinin önüne geçmeyi başarıyor. Titizlikle işlenmiş olan bu otomobilin baş ve bacak mesafesi genişliği uzun boylu yolcular için ideal. Vücut şekline uygun biçimde tasarlanmış yormayan koltuklar ve büyük bagaj hacmi sayesinde en iyi tatil arkadaşı olmaya da aday. Ayrıca otomobilin iç alanındaki küçük saklama gözleri ve süspansiyonun sunduğu konfor da öne çıkıyor. Lastikleri (205/45 R16) her ne kadar bolca gürültü üretiyorsa da polonun kardeş modeli yolcularını büyük rahatsızlık vermeden yollarda taşıyor. Bu durum kötü yollar veya maksimum yüklü şekilde gerçekleştirilen sürüşlerde bile geçerli. Kullanımı problemsiz ve yol tutuş özelliği mükemmele yakın. Yürüyen aksam ve direksiyonun geri bildirim özelliği de sürücüyü sevindiriyor. Zor durumlarda bile sürüş güvenliğini sağlayabilmek için,sürücünün direksiyon üzerindeki hakimiyeti ile karoser hareketleri arasındaki uyum büyük önem taşıyor. 86 hp güç üreten motor her ne kadar gürültücü olsa da yeterli sürüş performansı sağlamayı başarıyor. 5 ileri vitesli şanzıman kadar pedalların rahatlığı da sürücüyü etkiliyor.
FORD : Daha önce yapılan Master Test'te Fiesta'nın bir önceki neslini dar iç mekanı, konforsuz süspansiyon sistemi ve eksiklikler gösteren güvenlik donanımları yüzünden eleştirmiştik. Bu durum artık baştan aşağıya değişti. Yeni fiesta yol tutuş özellikleri ve konforu sayesinde ikinci sırada yer almayı başardı. Süspansiyon sisteminin başarısı sayesinde ford diğer modellerin önünde yer alıyor. Otomobilin en önemli zayıflıklarından biri maksimum yükleme kapasitesinin sadece 389 kg olarak belirlenmiş olması. Ancak bu eksikliği Fiesta'nın titiz işçiliği ve orta konsolun düzgün yerleşimi giderebilir. Fazla yakıt harcayan ve biraz gürültülü 1.4 litrelik motoru alt devirlerde yorgun bir izlenim bırakırken hızlı ve kolay kullanımlı şanzımanı dikkat çekiyor.
RENAULT : Son Master Testi birinci bitirmişken bugünlerde Clio, Ford Fiesta'yla ikinci sırayı paylaşma zorunda kalıyor. Hem de kaputunun altında mükemmel bir motoru sakladığı halde. Testteki tek turbo beslemeli motora sahip olan otomobilin 145 nm lik tork değeri sadece teknik tabloyu süslemiyor. 1.2 ton ağırlığındaki otomobile, hızlı bir sürüş sağlamanın yanı sıra sürücülerin de yüzünü güldürüyor. Turbo boşluğu? Hemen hemen hiçyok. Onun yerine 1.2 tce sayesinde testin en güçlü otomobili, düşük ses seviyesi ve keyif veren sürüş karakteristiği sergiliyor. Yüksek kalite izlenimi bırakan malzemeler yeteri genişlikteki iç alan ve rahat süspansiyon sistemi Renault'nun kompakt sınıfa daha yakın olduğu hissini veriyor. En zayıf noktaları fazla yüksek konumlandırılmış olan oturma pozisyonu, kullanımı alışkanlık isteyen ve hissiz direksiyon sistemi oluşturuyor. Islak zeminde frene yüklenildiğinde ABS zorlanıyor ve fren gücü çok azalıyor. Farklı yüzeye sahip olan yollarda otomobil üzerinde hakimiyet kazanabilmek için gerekli olan düzeltme işlemi ve uzun fren mesafesi de otomobilin geride kalma nedenleri.
VW : Bunca seneye rağmen hala yüksek performans sergilemeye devam ediyor. Polo hayranları, otomobilin dördüncü sıradaki yerini içten içe kutlayabilir. Her zaman olduğu gibi polo büyük eksiklikler göstermeden birçok disiplinde iyi puanlar almayı başarıyor. Evet haklısınız görüş açısı oldukça kötü. Değişkenlik özellikleri ve iç alan genişliği yeni rakiplerle yarışabilecek konumda değil. Buna rağmen titiz bir işçiliğe sahip olan polo her disiplinde ortalamaları tutturması sayesinde beğeni topluyor. 80 hp güç üreten 1.4 litrelik motor her ne kadar testin en zayıf motoru olsa da sürüş hisleri açısından birçok rakibinin önüne geçmeyi başarıyor. Üstelik onlardan daha fazla yakıt tüketmeden. Sürüş karakteri ve şanzımanın kullanışlılığı da tatmin edici özellikler sergiliyor. Öndekilerin olduğu kadar arkadaki koltukların da rahatlığı ve yumuşak süspansiyon sisteminin sağadığı konfor da günlük yaşamı kolaylaştırıyor ve uzun yolculukları zevkli hale dönüştürüyor.185 tabanlı lastikler yuvarlanma konforuna destek oluyor. Yüksek hızlarda süspansiyon tepkilerinde bolca gecikme yaşanan VW, ayrıca başka durumlarda da rahatsız edici sürprizler yaşatıyor. Parkurda küçük sınıfa uygun bir performans sergiliyor ve kolay hakimiyet kurulabiliyor. Bu duruma özellikle iyi çalışan direksiyon sistei katkı sağlıyor. Polo, tüm otomobillerin arasında en yavaşı oldu. Tam yüklü kullanımda bile sürüş özelliklerinde hiçbir fark gözlemlenmedi.
SEAT : Polo platformundaki ispanyol, dinamiklik konusunda tutarlı gelişimler sağlamış. Gergin süspansiyon sistemi direkt tepki veren direksiyon ve örnek gösterilecek yol tutuş özellği ibizayı bundan böyle sportif tarafta tutacak. Tam yüklü kullanımda ortaya çıkan süspansiyon zayıflıkları kimileri üzerinde kalıcı etkiler bıraktı. İbiza neler yapabileceğini yola çıkıldığında gösteriyor. 1.4 litrelik motor her an coşmaya hazır ve sürücüyü de zevke getiriyor ve hızla viraja doğru yol almaya başlıyor. 1144 kg lık seat, virajları problemsiz şekilde almayı başarıyor. 18 metre aralıklı slalomdaysa en iyi dereceyi alıyor. En kötü virajlarda bile her zaman sakin tutumunu koruyor.
PEUGEOT : 207 geniş ağızlı soğuk suratının arkasında bir afacanı gizliyor. 1.4 lt 95 hp lik heyecanı yüksek bir motora sahip. Fransız model hızlanma konusunda da çekiş gücü konusunda da ön sıralarda yer almayı başarıyor.Fakat diğer otomobillerde kullanılan motorlardan bazıları daha iyi performans sergileyebiliyor ve daha az yakıt harcayabiliyor. Kullanım anlamında başarısız vites geçişlerinin telafisini geniş koltuklara sahip iç mekanı ve yüksek konumlandırılmış kokpit sağlıyor. Yeterli genişliğe sahip olan ön bölüm arka bölümün daralmasına neden oluyor. Bunun yanında süspansiyon sistemi de konfor konusunda uyumluluk sağlayamamış. Özellikle tam yüklüyken sürüş tutumu heyecana ve sinir bozukluğuna neden oluyor. Amortisörler zamanlama sorununa sahip gibi ve sanki koordinasyonsuz biçimde çalışıyor. Direksiyon hakkındaki düşünceler Master Test Ekibini yine ikiye ayırıyor. Kimileri sertliğini överken, diğerleri duygusuzluğundan yakınıyor. Test parkurunda 207 büyük zayıflıklar göstermiyor olsada ağırlık transferine aşırı tepki gösteriyor Otomobil sağa sola bolca eğiliyor. Gaz pedalına çok hafif yüklenildiğinde bile bolca salınım yaşanması da rahatsız edici.
HONDA : Honda küçük sınıfta belirgin bir van havası ile temsil ediliyor. Çok eğimli olan geniş ön camı geniş görüş açısı ve oldukça havadar bir iç mekan yaratıyor. İç mekanda, hem önde hem de arkada sunduğu geniş oturma alanı da bu hissin artmasına çanak tutuyor. Birtek eğimli A sütunları görüş alanını daraltıyor. Bunların dışında yüksek tavanı gibi Jazz değişkenlik konusunda da önde yer almayı başarıyor. Arka koltuk hem sinema koltukları gibi yukarıya kaldırılıyor ve böylece uzunlamasına ve geniş nesneler depolanabiliyor. hem de tamamen düz olacak şekilde yatırılabiliyor. Koltuk ayarlama işlemi tıpkı otomobilin diğer kullanım alanları kadar basit.
Zorlandığında arka kısmı huzursuzlaşmaya başlayan ve sert tepkiler gösteren bir önceki nesliyle karşılaştırıldığında yeni neslin ani ağırlık transferleri sonucundabile hala sakin kaldığı hissediliyor. Her ne kadar başlarda yine arka kısmında huzursuzluk hissedilse de ESP devreye girerek durumu kontrol altınaalıyor. Jazz süspansiyon söz konusu olduğunda orta sıralara düşüyor. Otomobil, tam yüklü konumda öne ve arkaya yatmaya eğimli olduğunu gösteriyor. Ayrıca fren testinde de hayal kırıklığı yaşatıyor. 100 km/s ile giderken durmaki çin yaklaşık 42 metreye ihtiyaç duyuyor.
FIAT : Fiat otoyollarda salınımlar yaşıyor ve kötü yol şartlarındaysa devamlı olarak sarsılıyor. Otomobil tamamlanmamış gibibir his yaratıyor. Boş veya yüklü olması da hiçbirşeyi değiştirmiyor. Sentetik direksiyon hissi ve korku yaratan sürüş tutumu da işi kötüleştiriyor. Sanki zorlama bir sportiflik yaratılmış gibi. Virajlarda Grande Punto arka kısmını kolaylıkla bırakabiliyor. 95 hp güç üreten 1.4 16v motora eşlik eden 6 ileri vitesli şanzımanın son vitesinde devirlenme sorunu yaşanması ışıltısını söndürüyor.
MAZDA : Küçük sınıftaki japon sıradan yumuşak bir hatchback gibi olmak yerine hafif ve atletik bir karaktere sahip. Yeni Mazda 2 bir önceki neslinden farklı olarak daha direkt ve kullanışlı bir direksiyon yardımıyla sürüş dinamiği konusunda doğru yolda olduğunu belli ediyor. İç mekanda hakim olan sert plastik yüzeyler dokunma zevkini beslemekten uzak kalıyor. Ancak buna rağmen düzenli konumlandırılmış ve problemsiz kullanılan kumandalar dikkat çekiyor. Değişkenlik konusunda orta sıralarda yer alıyor. Genel görüş açısı iyi yüklüyken gergin süspansiyon sistemine tıpkı frenlerine olduğu gibi kapasitesinden fazla yük biniyor.Yeterli olandan fazla geri bildirim ve sürücünün yetenekleri sayesinde, Mazda 2 ile fazla zorluk çıkmadan manevraları tamamlayabilmek mümkün oluyor. 86 hp güç üreten 1.3 litrelik motor 1045 kg ağırlığındaki otomobili hızlandırmakta zorluk yaşamıyor. Ancak onu rakiplerinden ayırabilecek bir özelliği olduğu da söylenemez.
OPEL : 10. sıra Opel için çok büyük bir hayal kırıklığı. Genel olarak titizlikle ve düzenli şekilde inşa edilmiş olan Corsa, güvenlik donanımları ve tam yüklü konumdayken süspansiyon sisteminin başarısı ile etkileyici bir otomobil. Hatta yolcularını en engebeli yollarda bile sarsmadan taşıyor. Yüksüzken, özelliklede virajlarda, sallantı ve yalpalama yaşıyor. Düz konumda sunduğu sentetik his nedeniyle direksiyon sistemi çizgi tutturmayı zorlaştırıyor ve 1174 kg ağırlığındaki corsa'nın yol tutuş başarısını gölgeliyor. Corsa'nın plaftormu Fiat Grande Punto'yal oltak olsada,bu italyan opel'den daha problemsiz ve hızlı bir sürüş sağlıyor. Ayrıca opel virajlardan önce yavaşlamak zorunda kalıyor.
Fren ve iç mekan rahatlığı konusunda Fiattan biraz daha önde yer almayı başardı. üçgen şeklindeki kelebek camları ve ön çapraz görüş açısının darlığı tıpkı zor kullanımlı kumandalar ve rahatsız ön koltuklar kadar kötü özellikler. 90 hp güç üreten 1.4 litrelik motoru ortalamayı tuttursa da performans açısından testteki diğer araçların arkasında kalıyor ve hatta gereğinden fazla yakıt harcıyor.
TOYOTA: Kısa ve iyi mi? Eh işte. 3.75 mt uzunluğundaki Yaris boyuna göre oldukça iyi bir değişkenlik kapasitesine sahip ve yeteri kadar küçük eşya gözü sunuyor. Toyota güvenlik donanımı açısından daha cömert davranıyor. Yan ve baş havayastıklarının yanısıra diz havayastıklarıda mevcut. Frenler değerlendirmede iyi bir derece almayı hak ederken, süspansiyon konforu sınıfta kalıyor. Düz yollarda yaris sakin bir sürüş sağlarken, bu sefer de 1.3 litrelik benzinli motorun çıkardığı gürültüler öne çıkıyor. Motor ancak ortalama bir performans sergiliyor. Yol tutuş özelliği de hayal kırıklığına sebep oluyor. Duygusuz elektrikli direksiyonu başka bir boyuttaymış hissi yaratıyor.