1984 yılında Chrysler'ın Amerika'da Voyager'la açtığı minivan sınıfını Renault'nun 1996'da Scenic'le Avrupa'da kompakt sınıfa indirip yaygınlaştırmasından sonra, en dişli rakip olan Zafira 1999'da yollara çıktı. 1997'de Frankfurt Otomobil Fuarı'nda konsept olarak tanıtıldıktan sonra Ocak 1999'da Astra II platformu üzerinde üretimine başlanan 7 kişilik Zafira, Astra'nın üçüncü nesle geçmesinden sonra ona paralel olarak yenilendi. Bu yıl Cenevre Otomobil Fuarı'nda tanıtılan ikinci kuşak Zafira ülkemizde 1.6 litre 105 HP ve 2.0 litre 200 HP'lik benzinli, 1.9 litre 150 HP'lik turbo dizel motor seçenekleriyle satılıyor. Zafira'da Active Select adlı otomatik şanzıman sadece dizel motorlu versiyonda sunuluyor.
Karoser, iç mekan
[URL="http://arabam.milliyet.com.tr/images/model/2006/2006_opel_zafira_16_ic.jpg"]http://arabam.milliyet.com.tr/images...fira_16_ic.jpg[/URL] Yeni Zafira 4467 mm'lik boyuyla selefînden (4317 mm) ve platformunu paylaştığı güncel Astra'dan (4249 mm) uzun. 2703 mm'lik aks mesafesine baktığımızda da ilk Zafira (2695 mm) ve Astra'yla (2614 mm) fark açıkça görülüyor. Boy ve dingil aralığındaki artış hem ikinci, hem de üçüncü koltuk sırasına fark edilir rahatlık getirmiş. Otomobilin iç mekanında büyük ölçüde Astra'yla ortak parçalar kullanılmış. Direksiyon simidi, gösterge tablosu, orta konsol ve sinyal/silecek kolları hep tanıdık. Ama kokpitin üzerine eklenen parça ve havalandırma petekleriyle kazandırılan hava, daha kaliteli hissettiriyor. Ön koltukların arasındaki park freni kolu, tıpkı Renault Megane'daki gibi uçakların levyesini hatırlatır formda. Bu tasarımı ilk kez 1980'lerin basında Alfa Romeo arkadan itişli 75 modelinde kullanmıştı. Şunu kabul etmek gerek, Opel'in kabinde kullandığı malzeme kalitesi, kompakt sınıf modellerde kalite çıtasını yükseltmek için önemli bir etken oldu. Firmanın bunu iyi işçilikle birleştirebilmesi markanın hanesine yazılan artı puanlar demek. Cam tavan opsiyonuna sahip test aracımızda kabinin ferahlığında bu aksesuarın da payı vardı. Paravanı elektrik kumandalı kapatılabilen tavanın camlarından hiçbiri açılmıyor. Orta bölümü gözlerle dolu olan tavanda kapaklar bozuk yollarda tıkırtı yapsa da, sunulan boşluklar düşük ağırlıklı eşyaları gizlemek için ideal alanlar. Zafira'nin bir otomobil olarak en önemli cazibesi ve rakiplerine karşı en önemli kozu 7 yolcusuna neredeyse SUV'lar kadar yüksekte, güven hissiyle yolculuk imkanı sağlayabilmesi. Birkaç dakika içinde 2, 3, 4, 5, 6 ya da 7 koltuklu hale getirilebilen otomobil bunu artık markalaşan Flex 7 koltuk katlama sanatına borçlu. Üçüncü koltuk sırası bagaj zeminine gömülen otomobilde bagaj hacmi de 170 ile 1720 litre (selefi: 140-1705 lt) arasında. Bu bagaj hacmi koltukların durumuna göre değişkenlik gösteriyor. İlk Zafira'daki yöntemle katlanan koltukların kumandaları bile aynı. Ama ikinci sıraya kazandırılan ekstra esneklik, minderin altına gizlenen ağ perde ve tabii arttırılan diz mesafeleri kullanışlılığı yükseltiyor. Ağın bagaj içinde değişik noktalara sabitlenebilmesi kullanım alanı opsiyonlarını çoğaltıyor. Bizce tek sorun katlamalarda kafalıkları da çıkartmak zorunda olmak. En azından koltuk katlama sanatında rakip sayılabilecek Honda Jazz'da arka koltuk sırtlığını öne yatırırken kafalıkların çıkartılması gerekmiyor. Üçüncü koltuk sırası için emniyet kemerleri yerdeki kapaklı gözün altına gizlenmiş. Bu iki koltuk için bardaklıklar da unutulmamış ve arka tekerlek davlumbazlarının üzerine yerleştirilmiş.
Motor, performans
Opel'in ilk iki nesil Astra ve Zafira'da kullandığı 1.6 litrelik motoru, ikinci kuşak Astra'nın son döneminde denenmiş ve makul tüketimiyle sınıfı geçmişti. Motorun aynı hacimdeki rakiplerine göre en çok eleştirilen yüksek yakıt tüketimi sorunu Twinport teknolojisinin uygulanmasıyla kontrol altına alınabilmişti. Halen üçüncü nesil Astra'da da görev yapan 1598 cc'lik motordaki Twinport sisteminin çalışma esası, silindirlerin yanma odasında tutuşturulmasını optimize etmek için ikinci bir hava kanalı kullanılması. Motorda farklı devirlerdeki güç talebine göre supap açıklıkları ayarlanırken orta devirlerde her silindire ait iki adet emme yolundan biri kapatılıyor ve yanma odasında döndürülen daha fazla egzoz gazıyla yoğun bir türbülans oluşturuluyor. Yüksek devirlerdeyse kapatılan yol açılıyor, hava-yakıt karışımı miktarı artırılıyor ve tüm performans açığa çıkartılmış oluyor. Sistem, motorun istenen gücü elde ederken mümkün olan en az yakıtı kullanması sağlıyor. En azından kağıt üzerinde hedeflenen bu. Ama Zafira, Astra gibi değil, boşken bile 1430 kg ağırlığında bir otomobil. Alt devirleri zaten cansız olan motor, üzerine bu ağırlık da bindiğinde ilk hızlanmalarda iyice isteksizleşiyor. Şüphesiz güvenliği ön plana alan bir aile otomobilinden sportif karakter beklenmemeli ama orta devirlere çıkıldığında canlanan, üst devirlerdeyse gürültü eşliğinde tüm gücünü vermeye çalışan motor, özellikle inişli çıkışlı yollarda sağladığı hızlanma performansıyla keyif vermiyor. Ataklık için kullanılan kısa oranlı diferansiyel dişlisi de ancak yakıt tüketiminde aktif rol üstlenebiliyor... Zafira'nın fabrika verilerinde bile 14.3 sn olan 0-100 km/s hızlanması, devreden çıkartılamayan çekiş kontrol sistemi nedeniyle ölçümlerimizde l6.0 sn'yi buldu. Bu değerler kalkışlarda hantallığı ifade ediyor. Sürüşte önemli olan akıcılığı ifade eden ara hızlanmalarsa sollamalara çıkarken mümkün olan en düşük vitesi seçmeyi zorunlu kılıyor. 13.1 sn süren 60-100 km/s ara hızlanma, 21.4 sn süren 90-120 km/s ara hızlanma değerleri bu durumun göstergesi. Ya da en garantisi Zafira'da hissedilen güveni sürekli kılabilmek için sonu görülen uzun düzlükler dışında sollama manevralarına kalkışmamak. Yedi koltuk da doluyken hızlanmalar, yokuşlarda yapılan kalkışlar ve ara hızlanmalar Zafira'yı sadece fonksiyonel bir ulaşım aracı olarak değerlendirmek gerektiğini ortaya koyuyor. Motor teknolojisi gibi uzun vites oranlarından oluşan şanzımanın da ekonomik sıfatı kazandırmaya yetmediği Zafira'da gövde ağırlığı tüketim disiplininde de başına iş açıyor. Test koşullarında 100 km'de 9.4 litre yakıt tüketen otomobil bu ortalamayla 617 km'lik menzil vaat ediyor.
Kullanım, konfor
Opel Zafira, kullanımda verdiği yüksek denge ve güven hissiyle sınıfı içinde çok saygın bir yer sahibi. Astra'yla paralel yapıdaki süspansiyon sistemi sayesinde düz yolda ve virajlarda yola hakim görüntü çizen otomobilde tercih edilen süspansiyon sertliği bütün kullanıcıları memnun etmeyebilir. Ama salınımsızlık ve tokluk hissi sürüşte algılanan güveni arttırıyor. Söz konusu sertlikte 205/55 R16 ebatlı lastiklerin de payı var. Yoldan aldığı kısa sert darbeleri kabine, tavandaki kapaklı rafları titretecek kadar şiddetli hissettiren amortisörler makul sürüşlerde yeterli konforu sağlamakta zorlanmıyor. Yüksek yapıya karşın virajlarda yanlara yığılma olmaması da dikkat çekici. Virajlardaki tutunma özelliklerine baktığımızda hızlı dönülmeye çalışılan kısa virajlarda gaz yüklemelerinde çekiş kontrol sistemine rağmen önden dışa doğru açılma gözleniyor. Tabii bizimki limitlerde neler olduğunu görmek için yapılan bir denemeydi, bu otomobili üretim ve satın alma amacına uygun kullananların bu tip sıkıntıları yaşaması beklenmemeli. Zafira'nın direksiyon sistemi de Astra'dan transfer edilmiş. Tepkileri net olan sistem keskin yönlendirmelerle hakimiyette önemli rol oynuyor. Ancak henüz yolun başlangıcında olan 1000 km'deki test otomobilimizde direksiyondan tıkırtılar geliyordu. Yokuşta yapılan kalkışlarda geri kaymayı önleyen Hillholder sistemi, herkes için çok faydalı bir aksam. Yakın gelecekte bu teknoloji ucuzlayıp yaygınlaştırıldığında yokuşta kalkış yapma sorunu tarihe kavuşacak. Otomobilin hemen hemen bütün kompakt vanlardaki gibi çok kalın olan A sütunları ve onlara entegre kelebek camları ön çapraz görüşü zayıflatıyor. Bu bölgelerdeki kör noktalara alışmak dönüşlerdeki sürüş güvenliği için çok önemli. Fren sisteminin gösterdiği 100 km/s hızda 37 metrelik performans günümüz normları içinde güvenlik limitlerin içinde kalan, başarılı bir değer. Yavaşlamalarda dozlama hassasiyetiyle güven veren fren pedalı, panik duruşlarda ABS devreye girdiğinde bile sertleşmiyor ve sürücünün hakimiyetini yitirmemesini sağlıyor.
Karoser, iç mekan
[URL="http://arabam.milliyet.com.tr/images/model/2006/2006_opel_zafira_16_ic.jpg"]http://arabam.milliyet.com.tr/images...fira_16_ic.jpg[/URL] Yeni Zafira 4467 mm'lik boyuyla selefînden (4317 mm) ve platformunu paylaştığı güncel Astra'dan (4249 mm) uzun. 2703 mm'lik aks mesafesine baktığımızda da ilk Zafira (2695 mm) ve Astra'yla (2614 mm) fark açıkça görülüyor. Boy ve dingil aralığındaki artış hem ikinci, hem de üçüncü koltuk sırasına fark edilir rahatlık getirmiş. Otomobilin iç mekanında büyük ölçüde Astra'yla ortak parçalar kullanılmış. Direksiyon simidi, gösterge tablosu, orta konsol ve sinyal/silecek kolları hep tanıdık. Ama kokpitin üzerine eklenen parça ve havalandırma petekleriyle kazandırılan hava, daha kaliteli hissettiriyor. Ön koltukların arasındaki park freni kolu, tıpkı Renault Megane'daki gibi uçakların levyesini hatırlatır formda. Bu tasarımı ilk kez 1980'lerin basında Alfa Romeo arkadan itişli 75 modelinde kullanmıştı. Şunu kabul etmek gerek, Opel'in kabinde kullandığı malzeme kalitesi, kompakt sınıf modellerde kalite çıtasını yükseltmek için önemli bir etken oldu. Firmanın bunu iyi işçilikle birleştirebilmesi markanın hanesine yazılan artı puanlar demek. Cam tavan opsiyonuna sahip test aracımızda kabinin ferahlığında bu aksesuarın da payı vardı. Paravanı elektrik kumandalı kapatılabilen tavanın camlarından hiçbiri açılmıyor. Orta bölümü gözlerle dolu olan tavanda kapaklar bozuk yollarda tıkırtı yapsa da, sunulan boşluklar düşük ağırlıklı eşyaları gizlemek için ideal alanlar. Zafira'nin bir otomobil olarak en önemli cazibesi ve rakiplerine karşı en önemli kozu 7 yolcusuna neredeyse SUV'lar kadar yüksekte, güven hissiyle yolculuk imkanı sağlayabilmesi. Birkaç dakika içinde 2, 3, 4, 5, 6 ya da 7 koltuklu hale getirilebilen otomobil bunu artık markalaşan Flex 7 koltuk katlama sanatına borçlu. Üçüncü koltuk sırası bagaj zeminine gömülen otomobilde bagaj hacmi de 170 ile 1720 litre (selefi: 140-1705 lt) arasında. Bu bagaj hacmi koltukların durumuna göre değişkenlik gösteriyor. İlk Zafira'daki yöntemle katlanan koltukların kumandaları bile aynı. Ama ikinci sıraya kazandırılan ekstra esneklik, minderin altına gizlenen ağ perde ve tabii arttırılan diz mesafeleri kullanışlılığı yükseltiyor. Ağın bagaj içinde değişik noktalara sabitlenebilmesi kullanım alanı opsiyonlarını çoğaltıyor. Bizce tek sorun katlamalarda kafalıkları da çıkartmak zorunda olmak. En azından koltuk katlama sanatında rakip sayılabilecek Honda Jazz'da arka koltuk sırtlığını öne yatırırken kafalıkların çıkartılması gerekmiyor. Üçüncü koltuk sırası için emniyet kemerleri yerdeki kapaklı gözün altına gizlenmiş. Bu iki koltuk için bardaklıklar da unutulmamış ve arka tekerlek davlumbazlarının üzerine yerleştirilmiş.
Motor, performans
Opel'in ilk iki nesil Astra ve Zafira'da kullandığı 1.6 litrelik motoru, ikinci kuşak Astra'nın son döneminde denenmiş ve makul tüketimiyle sınıfı geçmişti. Motorun aynı hacimdeki rakiplerine göre en çok eleştirilen yüksek yakıt tüketimi sorunu Twinport teknolojisinin uygulanmasıyla kontrol altına alınabilmişti. Halen üçüncü nesil Astra'da da görev yapan 1598 cc'lik motordaki Twinport sisteminin çalışma esası, silindirlerin yanma odasında tutuşturulmasını optimize etmek için ikinci bir hava kanalı kullanılması. Motorda farklı devirlerdeki güç talebine göre supap açıklıkları ayarlanırken orta devirlerde her silindire ait iki adet emme yolundan biri kapatılıyor ve yanma odasında döndürülen daha fazla egzoz gazıyla yoğun bir türbülans oluşturuluyor. Yüksek devirlerdeyse kapatılan yol açılıyor, hava-yakıt karışımı miktarı artırılıyor ve tüm performans açığa çıkartılmış oluyor. Sistem, motorun istenen gücü elde ederken mümkün olan en az yakıtı kullanması sağlıyor. En azından kağıt üzerinde hedeflenen bu. Ama Zafira, Astra gibi değil, boşken bile 1430 kg ağırlığında bir otomobil. Alt devirleri zaten cansız olan motor, üzerine bu ağırlık da bindiğinde ilk hızlanmalarda iyice isteksizleşiyor. Şüphesiz güvenliği ön plana alan bir aile otomobilinden sportif karakter beklenmemeli ama orta devirlere çıkıldığında canlanan, üst devirlerdeyse gürültü eşliğinde tüm gücünü vermeye çalışan motor, özellikle inişli çıkışlı yollarda sağladığı hızlanma performansıyla keyif vermiyor. Ataklık için kullanılan kısa oranlı diferansiyel dişlisi de ancak yakıt tüketiminde aktif rol üstlenebiliyor... Zafira'nın fabrika verilerinde bile 14.3 sn olan 0-100 km/s hızlanması, devreden çıkartılamayan çekiş kontrol sistemi nedeniyle ölçümlerimizde l6.0 sn'yi buldu. Bu değerler kalkışlarda hantallığı ifade ediyor. Sürüşte önemli olan akıcılığı ifade eden ara hızlanmalarsa sollamalara çıkarken mümkün olan en düşük vitesi seçmeyi zorunlu kılıyor. 13.1 sn süren 60-100 km/s ara hızlanma, 21.4 sn süren 90-120 km/s ara hızlanma değerleri bu durumun göstergesi. Ya da en garantisi Zafira'da hissedilen güveni sürekli kılabilmek için sonu görülen uzun düzlükler dışında sollama manevralarına kalkışmamak. Yedi koltuk da doluyken hızlanmalar, yokuşlarda yapılan kalkışlar ve ara hızlanmalar Zafira'yı sadece fonksiyonel bir ulaşım aracı olarak değerlendirmek gerektiğini ortaya koyuyor. Motor teknolojisi gibi uzun vites oranlarından oluşan şanzımanın da ekonomik sıfatı kazandırmaya yetmediği Zafira'da gövde ağırlığı tüketim disiplininde de başına iş açıyor. Test koşullarında 100 km'de 9.4 litre yakıt tüketen otomobil bu ortalamayla 617 km'lik menzil vaat ediyor.
Kullanım, konfor
Opel Zafira, kullanımda verdiği yüksek denge ve güven hissiyle sınıfı içinde çok saygın bir yer sahibi. Astra'yla paralel yapıdaki süspansiyon sistemi sayesinde düz yolda ve virajlarda yola hakim görüntü çizen otomobilde tercih edilen süspansiyon sertliği bütün kullanıcıları memnun etmeyebilir. Ama salınımsızlık ve tokluk hissi sürüşte algılanan güveni arttırıyor. Söz konusu sertlikte 205/55 R16 ebatlı lastiklerin de payı var. Yoldan aldığı kısa sert darbeleri kabine, tavandaki kapaklı rafları titretecek kadar şiddetli hissettiren amortisörler makul sürüşlerde yeterli konforu sağlamakta zorlanmıyor. Yüksek yapıya karşın virajlarda yanlara yığılma olmaması da dikkat çekici. Virajlardaki tutunma özelliklerine baktığımızda hızlı dönülmeye çalışılan kısa virajlarda gaz yüklemelerinde çekiş kontrol sistemine rağmen önden dışa doğru açılma gözleniyor. Tabii bizimki limitlerde neler olduğunu görmek için yapılan bir denemeydi, bu otomobili üretim ve satın alma amacına uygun kullananların bu tip sıkıntıları yaşaması beklenmemeli. Zafira'nın direksiyon sistemi de Astra'dan transfer edilmiş. Tepkileri net olan sistem keskin yönlendirmelerle hakimiyette önemli rol oynuyor. Ancak henüz yolun başlangıcında olan 1000 km'deki test otomobilimizde direksiyondan tıkırtılar geliyordu. Yokuşta yapılan kalkışlarda geri kaymayı önleyen Hillholder sistemi, herkes için çok faydalı bir aksam. Yakın gelecekte bu teknoloji ucuzlayıp yaygınlaştırıldığında yokuşta kalkış yapma sorunu tarihe kavuşacak. Otomobilin hemen hemen bütün kompakt vanlardaki gibi çok kalın olan A sütunları ve onlara entegre kelebek camları ön çapraz görüşü zayıflatıyor. Bu bölgelerdeki kör noktalara alışmak dönüşlerdeki sürüş güvenliği için çok önemli. Fren sisteminin gösterdiği 100 km/s hızda 37 metrelik performans günümüz normları içinde güvenlik limitlerin içinde kalan, başarılı bir değer. Yavaşlamalarda dozlama hassasiyetiyle güven veren fren pedalı, panik duruşlarda ABS devreye girdiğinde bile sertleşmiyor ve sürücünün hakimiyetini yitirmemesini sağlıyor.