Bu sağ sol olayları yüzünden ülkenin başı büyük dertlere girdi, ihtilal yapıldı. O zamanki siyasiler bir cumhurbaşkanını seçemediler. TBMM'deki o zamanın siyasileri ülkeyle dalga geçer gibi cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Rahmetli Zeki Müren'e, Bülent Ersoy'a (o zamanlar nüfus kağıdının rengi bile belli değildi) oy veriyorlardı. Ülkede kan gövdeyi götürüyordu, akşamları sokağa çıkamıyorduk. Bu laubalilik sonucu ihtilal yapıldı, eski günleri unutanlar, 82 anayasasına %93 oranında kabul oyu verenler şu anda yaygara yapmaya başladılar. İşte fanatikçe yapılan sağ sol o kadar tehlikelidir. Şimdi de benzeri yol izlenip türk/kürt diyologları başladı. Bu çok daha tehlikeli. O zamanlar iktidar kavgası vardı, şimdilerde ise durum toprak kavgası. Elbetteki oy kullanırken ülke için çalışacağına inandığımız adayları öne çıkarmalıyız ama bu adayları bizler belirleyemiyoruz. Önümüze (parti başkanlarına yaptıkları şirinlikler sonucu öne çıkanlar) bir takım adayları koyuyorlar, hadi bunlardan birini seçin bakalım diyorlar. Krizin küresel olduğuna ben fazla inanmıyorum. Anormal şekilde para harcayan ABD (Irak savaşının kaça mal olduğunu bir düşünün) acısını bir şekilde çıkarıyor işte. Japonya'da Çin'de kriz yok. AB ülkeleri ekonomide toptan hareket ettikleri için toptan etkilenmek durumunda kaldı. Bankalar batmaz tabi, birincisi kredi kartlarına ödenen faizler ortada, ikincisi birçoğu zaten yabancıların eline geçti. Ziraat Bankasını satılığa çıkaralım bakalım kaç tane avrupa ülkesi almak için kuyruğa girecek. Bütün avrupada kriz olsa kuyruğa girerler mi? Bizde de kriz var ama bak yeni araçlara iki aya gün veriyorlar. Yani parası olan krizde ekstradan para kazanır, olmayan daha da batar. Bizde durumu iyi olanlar galerilere koştu, durumu kötü olanlar, işten çıkarılanlar eve kapandı. 94 krizini bazılarımız belki hatırlar ( Bir gecede 100 lira 60 liraya gerilemişti). Bazı genç arkadaşlar daha develüasyonla tanışmadılar, onlar sadece aylık hesaplanan enflasyonu biliyorlar. O nedenle 2001 krizi bizler için oyuncak sayılır. 2001 krizinde bu kadar insan kapı önüne konmadı. Beterin beterini görenler için izlemek daha kolay oluyor. Geçenlerde hesabını burada yapmıştım. Kısaca yazayım: Arabalara ÖTV indirimi yapacağına fabrikaların SSK primlerinin yarısını birkaç ay almasalar hem binlerce işçi şu an çalışıyor olacaktı, hem de devletin gelir kaybı daha az olacaktı. Adamlar işsiz kalmış, ceplerinde para yok senin önlemin; arabada, beyaz eşyada, mobilyada ÖTV indirimi. Bu sizlere komik gelmiyor mu?
Savaş abi, 2001 krizinde bankaların batmasının sebebi zaten Çiller döneminde verilen sınırsız mevduat garantisiydi. Ondan sonra kimse bu kanunu kaldırmaya cesaret edemedi. O dönemlerde kredi faizleri oldukça yüksekti, hatırlarsınız. Kendi şirketinin finansman ihtiyacını karşılamak isteyen aşırı zengin insanlar başka bankadan kredi çekerek yüksek faiz ödemek yerine, kendi bankalarını kurdular, çok fazla sayıda banka vardı o dönemde... Halktan mevduatları topladılar TCMB nezdinde ayrılması gereken yasal karşılıktan sonra kalan kısımla o mevduatlarla kendi şirketlerini finanse ettiler. Sonra da transfer amacıyla kurulan bu bankalar battı haliyle, sınırsız mevduat garantisi sayesinde de o mevduatları biz vatandaşlar kdv, ötv olarak ödedik. Yani adamların şirketlerinin finansmanını yaptık.
Şu krizde Türkiye'deki bankaların batmamasının en önemli sebebi ise, çok büyük bankalar (global bankalar) olmamalarıdır. Şöyleki, bizim bankalar ABD'deki o toksik denilen fonları, mortgage fonlarını satın almadılar, alamadılar. Avrupa bankalarını batıran sebep budur abi... Bizim bankacılık sisteminin zarar görmemesi o fonları almamaları, küçük banka olmaları, yani bir nevi şans. Sözüm size değil, yani o krizde bankalar battı, bu krizde batmadı derken bunun sebebinin hükümetle, izlenen politikayla veya krizin aslında var olmaması iddiasıyla alakası olmadığını anlatmaya çalışıyorum. Kanun farklıydı, durum farklıydı.
Abi bu arada eğer, Japonya'nın da istihdam, tefe, tüfe, büyüme rakamlarına göz atarsanız, şu anki krizden en çok etkilenen ülkelerden biri olduğunu göreceksiniz.
Bir de şunu belirtmek isterim, bu hükümeti hiçbir zaman savunmadım ama yiğidi öldürüp hakkını yememek lazım. Ekonomide daralma dönemlerinde harcamalar azalır, arz-talep dengesi arz lehinde bozulduğundan enflasyondan korkulmaz, deflasyondan korkulur. Harcamaları arttırıcı politikalar uygulamak gerekir. Ötv indirimi, ücret artışı, ikramiye, gibi yani hane halkının gelirine doğrudan etki edecek enstrümanları kullanmak gerekir. Bence hükümetin buradaki adımı doğru, ama geç atılmış bir adım (her zaman olduğu gibi)... Üreticiyi de unutmayarak ona teşvikler, dediğiniz gibi indirimler uygulamak gerekir.
Tabi işin diğer boyutu tüm bunları yaparken, bilanço açığı artacak ve IMF ile paşa paşa anlaşmak zorunda kalınacak. Şu anda elinde nakdi olan gerçekten çok karlı, uzun vadeli yatırım yapmak için eşi benzeri bulunmaz bir dönemdeyiz. 1 ay önce şahit oldum, 1 yıl önce 1.200.000TL'ye alınan gayrimenkul 625.000TL'ye alıcı buldu. (rakamlarda hata yok)
Savaş abi, diğer hususta söylediğiniz gibi, kriz küresel değildi. Tamamen ABD denen Leviathan misali yaratıktan kaynaklanan, onun yaşadığı bir krizdi. Ama o hapşırırsa dünya hasta olur, o hasta olursa dünya komaya girer. Nitekim öyle oldu. Sadece Türkiye değil tüm dünya ona bağlı yaşıyor. Dünya Gayri Safi Milli Hasılası'nın büyük çoğunluğu sadece bu ülkenin tekelinde...
Son olarak, bazı düşünceler var, ooo vatandaş harcıyor, arabalar alıyor, mobilyalar alıyor kriz mriz yok şeklinde... Başbakan diyor ABD'de işsizlik %6 arttı, bizde %1-2 arttı ne var, olur o kadar... Ama demiyor ki işsizlik sıralamasında afrika ülkeleriyle yarışıyoruz dünya üçüncüsüyüz. Yani bu adamlar yalancı, istatistiki verileri bile reel değil nominal hesaplıyor, net rakamları açıklamıyor, enflasyon sepetini değiştiriyor, her türlü hile hurdayı yapıyor. İşine gelen rakamları açıklıyor, onları da formüllerde oynama yaparak açıklıyor. Sözüm ona, kriz teğet geçmiş olsaydı zaten ötv indirimi ve diğer teşvikleri uygulamazdın, kendinle çelişme efendi diyorum.