Opel Vectra B tercih edilir mi?

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan Feril
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Feril

Kayıtlı Kullanıcı
37-Kastamonu
Katılım
6 Tem 2024
Mesajlar
5
Tepkime puanı
2
Puanları
3
Siteyi ziyaret et
Evet kısıtlı bir bütçem var yaklaşık 300bint civarı bu yüzden bir araç almak istiyorum fakat almışken boş bir araç olsun istemiyorum ve LPG li olmasını istiyorum buna uygun olarak aradığım bütçede ABS olan piyasası olan dolu bir D segment araç olan Vectra B kasalar var fakat bilindiği gibi bu araçların çok kronik sorunu var. Kullananlardan bilgi alabilirmiyim? Yani nu kronik sorunlar tamam baş ağrıtır fakat bu bozulan elektronik aksamlar bulunur mu veya maaliyetleri nedir veya yolda bırakacak arızalar çıkartıyor mu bu araç. Yakıt konusunda araç biraz fazla yakıyor bunu biliyorum fakat dolu bir araç olmasını istiyorum önerebileceğiniz araç varmıdır acaba bu araçtan başka. Şimdiden teşekkürler kullanan sahibi olanlardan bilgi almak isterim.
 
Öncelikle birçok konunun farkındasınız aldığınız araç en az 20 yaş ve üzerinde olduğu için elektronik veya mekanik bazı sorunlar çıkartabilecektir. Marka fanatikliğini bir kenara bırakırsak benim şahsi önerim elinizde ki paraya her zaman en yüksek model araç olmanız olacaktır. Kısacası 20 yaş üzerinde Vectra B almaktansa gerekirse gidin elinizdeki paraya en yüksek model düşük kilometreli clio alın... Evet belki standartlarınızın altında kalacak ama parça bulma vb konularda problem yaşamayacaksınız. Usta bulmakta sorun yaşamayacaksınız.. Bu konu uzar gider. Vectra B zamanın kral araçlarından birisiydi şu an bile birçok fanatiği var, eğer temizliğine güvenirseniz alınabilir. Parça konusunda bazı parçaları çıkmacılardan ve internetten temin edebilirsiniz. Bunun dışında eğer motoru temiz bir araç bulursanız sizi fazla üzmeyecektir. Şimdiden hayırlısı olsun.
 
  • Beğen
Tepkiler: Nussem ve Feril
Öncelikle birçok konunun farkındasınız aldığınız araç en az 20 yaş ve üzerinde olduğu için elektronik veya mekanik bazı sorunlar çıkartabilecektir. Marka fanatikliğini bir kenara bırakırsak benim şahsi önerim elinizde ki paraya her zaman en yüksek model araç olmanız olacaktır. Kısacası 20 yaş üzerinde Vectra B almaktansa gerekirse gidin elinizdeki paraya en yüksek model düşük kilometreli clio alın... Evet belki standartlarınızın altında kalacak ama parça bulma vb konularda problem yaşamayacaksınız. Usta bulmakta sorun yaşamayacaksınız.. Bu konu uzar gider. Vectra B zamanın kral araçlarından birisiydi şu an bile birçok fanatiği var, eğer temizliğine güvenirseniz alınabilir. Parça konusunda bazı parçaları çıkmacılardan ve internetten temin edebilirsiniz. Bunun dışında eğer motoru temiz bir araç bulursanız sizi fazla üzmeyecektir. Şimdiden hayırlısı olsun.
Cevabınız için teşekkürler dediğiniz gibi yüksek modelli bir araç almak daha mantıklı olacak sanırım fakat aracın durumu da çok önemli sanırım denk gelirse güzel bir araç değerlendireceğim gelmezse yüksek model araçlara bakmaya çalışacağım. Birkaç kişinin daha yorumunu bekleyeceğim şuanlık.
 
Evet ben de Hasip Bey'in youmlarına kesinlikle katılıyorum.

Ben de yaklaşık 20 senedir 1997 Model Opel Vectra 2.0 CD kullanıcısı olarak şu tecrübelerimi yazmak isterim:

Öncelikle aracı aldığınız yerde çok iyi bir eski Opel Usta'sının veya ustalarının olduğundan emin olun.
Ben kendi aracımı hem bakımları için hem de tamiratları için Ankara'da 2003 senesinden beri aynı tamirhane ve aynı Ustaya götürdüğüm için Usta'lar hem bu araçları avuçlarının içi gibi biliyorlar, hem de uzun süreli ilişkimiz sayesinde karşılıklı güvene dayalı bir samimiyet doğuyor.

Yani şunu söyleyeceğim: Aldığınız yerde bu araçları avucunun içi gibi bilen iyi bir Usta veya Ustalar grubu yoksa sakın bu işe girişmeyin derim.
Malum araçlar artık 20 yaşını geçti hem bu araçları tanıyan kalmadı hem de ustalar bu araçları gördükleri zaman tamir etmekte isteksiz davranabiliyorlar.

Bu araçları ancak büyük şehirlerde rahat rahat servisini bakımını yaptırarak ancak kullanabilirsiniz diye tahmin ediyorum.
Kastamonu'lusunuz sanırım? Kastamonu'nun sanayisini tam bilemiyorum ama bu araçları ilçelerde, köy, kasaba, nahiye, belde gibi yerlerde tamiratını bakımını yaptırabilmeyi bir kere unutun. Başınıza büyük bela alırsınız.

Bakın mesela ben her yaz Bodrum Yarımadasında Turgutreis'e giderim arabamla. Bodrum ve Turgutreis ki ülkenin önemli turistik ve kalabalık bölgelerindendir. Ben oralarda bile tamirat konusunda sıkıntı yaşıyorum sürekli araçta ufak tefek arızalar yaşadığım zaman.

Tüm bunlarla beraber yedek parça problemi her geçen sene daha da artarak devam ediyor. Özellikle motor haricinde aracın yolcu kabinindeki parçalarla ilgili değişmesi gereken parçalar bile çok zor temin edilebilinir hal aldı artık maalesef.

Son bir tavsiyem ise şu olur:
"Temizini buldum, illa alacam!" diyorsanız muhakkak otomatik vitesli olanını tercih edin. İnanın bizim bu araçların otomatik vitesi bir teknik şaheser ve üstüne üstlük kaya gibi yapmışlar. Benim aracımda daha bir gün bile otomatik şanzuman arızası olmadı hala o bakımdan hayretler içerisindeyim doğrusu. Sanırım Şanzumanı yapan firma "Aisin AW" adlı meşhur şanzuman üreticisi Japon firma idi diye hatırlıyorum.

Bizim bu araçlarda gerçekten otomatik şanzuman manuel şanzumana nazaran çok daha uzun ömürlü veya güvenilir diyeyim. En azından manuel şanzumanda belirli kilometre aralıklarında baskı balata debriyaj değişimi gerekecektir. Otomatik şanzumanlarda yağını her 40-50bin km'de bir yenilediğiniz müddetçe şanzumandan yana bir probleminiz olacağını zannetmiyorum. (Tabii aracı örselemeden sakin kullanmanız şartıyla... Veya aldığınız kullanıcının da aracı önceden yıpratmadan iyi kullanmış biri olduğuna dikkat edin)

Bizim bu araçlar periyodik bakımları yapıldığı müddetçe öyle çok çok da sorun çıkaran illallah dedirten araçlar değildirler ancak işte dediğimzi gibi yaşı 20'yi geçmiş bir araba ve temkinli olmakta fayda var.

Benim araç mesela 240.000 küsür kilometrede.. Biz de aracı 2003 senesinde 100.000 km'deyken almıştık. Ben çok fazla araba kullanan birisi olmasam da onun üzerine ben 140.000 küsür kilometre daha yol yaptım. Şimdiye kadar bakımlarını ihmal etmediğim için üst kapak contası değişimi dışında motor veya şanzuman inmedi benim araçta. Egzozdan biraz mavi duman atıyor ama artık olacak o kadar diyoruz. Yani bakımlar gerçekten önemli. Ha bir de ben araca nerdeyse hiç hararet yeptırmadım. Sürerken gözüm her 2-3 dakikada bir hararet göstergesine bakar o da çok önemli motorun uzun ömürlü olması için.

Ve yine dediğim gibi benim araç Ankara'daki tecrübeli Opel Ustaları sayesinde hala yıllar boyunca gayet güzel bir şekilde işlemeye bize hizmet etmeye devam ediyor.
 
  • Beğen
Tepkiler: Hasip ve Feril
Evet ben de Hasip Bey'in youmlarına kesinlikle katılıyorum.

Ben de yaklaşık 20 senedir 1997 Model Opel Vectra 2.0 CD kullanıcısı olarak şu tecrübelerimi yazmak isterim:

Öncelikle aracı aldığınız yerde çok iyi bir eski Opel Usta'sının veya ustalarının olduğundan emin olun.
Ben kendi aracımı hem bakımları için hem de tamiratları için Ankara'da 2003 senesinden beri aynı tamirhane ve aynı Ustaya götürdüğüm için Usta'lar hem bu araçları avuçlarının içi gibi biliyorlar, hem de uzun süreli ilişkimiz sayesinde karşılıklı güvene dayalı bir samimiyet doğuyor.

Yani şunu söyleyeceğim: Aldığınız yerde bu araçları avucunun içi gibi bilen iyi bir Usta veya Ustalar grubu yoksa sakın bu işe girişmeyin derim.
Malum araçlar artık 20 yaşını geçti hem bu araçları tanıyan kalmadı hem de ustalar bu araçları gördükleri zaman tamir etmekte isteksiz davranabiliyorlar.

Bu araçları ancak büyük şehirlerde rahat rahat servisini bakımını yaptırarak ancak kullanabilirsiniz diye tahmin ediyorum.
Kastamonu'lusunuz sanırım? Kastamonu'nun sanayisini tam bilemiyorum ama bu araçları ilçelerde, köy, kasaba, nahiye, belde gibi yerlerde tamiratını bakımını yaptırabilmeyi bir kere unutun. Başınıza büyük bela alırsınız.

Bakın mesela ben her yaz Bodrum Yarımadasında Turgutreis'e giderim arabamla. Bodrum ve Turgutreis ki ülkenin önemli turistik ve kalabalık bölgelerindendir. Ben oralarda bile tamirat konusunda sıkıntı yaşıyorum sürekli araçta ufak tefek arızalar yaşadığım zaman.

Tüm bunlarla beraber yedek parça problemi her geçen sene daha da artarak devam ediyor. Özellikle motor haricinde aracın yolcu kabinindeki parçalarla ilgili değişmesi gereken parçalar bile çok zor temin edilebilinir hal aldı artık maalesef.

Son bir tavsiyem ise şu olur:
"Temizini buldum, illa alacam!" diyorsanız muhakkak otomatik vitesli olanını tercih edin. İnanın bizim bu araçların otomatik vitesi bir teknik şaheser ve üstüne üstlük kaya gibi yapmışlar. Benim aracımda daha bir gün bile otomatik şanzuman arızası olmadı hala o bakımdan hayretler içerisindeyim doğrusu. Sanırım Şanzumanı yapan firma "Aisin AW" adlı meşhur şanzuman üreticisi Japon firma idi diye hatırlıyorum.

Bizim bu araçlarda gerçekten otomatik şanzuman manuel şanzumana nazaran çok daha uzun ömürlü veya güvenilir diyeyim. En azından manuel şanzumanda belirli kilometre aralıklarında baskı balata debriyaj değişimi gerekecektir. Otomatik şanzumanlarda yağını her 40-50bin km'de bir yenilediğiniz müddetçe şanzumandan yana bir probleminiz olacağını zannetmiyorum. (Tabii aracı örselemeden sakin kullanmanız şartıyla... Veya aldığınız kullanıcının da aracı önceden yıpratmadan iyi kullanmış biri olduğuna dikkat edin)

Bizim bu araçlar periyodik bakımları yapıldığı müddetçe öyle çok çok da sorun çıkaran illallah dedirten araçlar değildirler ancak işte dediğimzi gibi yaşı 20'yi geçmiş bir araba ve temkinli olmakta fayda var.

Benim araç mesela 240.000 küsür kilometrede.. Biz de aracı 2003 senesinde 100.000 km'deyken almıştık. Ben çok fazla araba kullanan birisi olmasam da onun üzerine ben 140.000 küsür kilometre daha yol yaptım. Şimdiye kadar bakımlarını ihmal etmediğim için üst kapak contası değişimi dışında motor veya şanzuman inmedi benim araçta. Egzozdan biraz mavi duman atıyor ama artık olacak o kadar diyoruz. Yani bakımlar gerçekten önemli. Ha bir de ben araca nerdeyse hiç hararet yeptırmadım. Sürerken gözüm her 2-3 dakikada bir hararet göstergesine bakar o da çok önemli motorun uzun ömürlü olması için.

Ve yine dediğim gibi benim araç Ankara'daki tecrübeli Opel Ustaları sayesinde hala yıllar boyunca gayet güzel bir şekilde işlemeye bize hizmet etmeye devam ediyor.
Evet aracın bakımlı olması gerekiyor satın alınabilmesi için ve dediğiniz gibi usta çok önemli bir konu bilen birisi olması gerekiyor aracı çoğu ustada eski araçlara kronik sorunu bulunan araçlara bakmayı istemiyor. Hala istiyorum bu aracı almayı fakat üstüne ne kadarlık bir masraf açabilir elektronik sorunlardan dolayı motor arızası yaptırır mı veya yolda bırakır mı diye korkuyorum. Alacağım araca illaki masraf yapılması gerekebilir bu isterse CLİO olsun isterse başka bir araç olsun yaşlı araçlarda sorun olması muhtemel fakat uygun fiyata bir araç bulabilirsem düzgün kullanılmış olmasa da usta bulabilirsem şayet herşeyini yaptırırım sıfır şekilde. Elektrik aksamını aldığımda bir komple yenilettirebilirim tüm sensörleri yenisiyle değiştirtebilirim ki dediğim gibi sadece Vectra için geçerli değil bu dediğim Clio alsam da krank sensörünün ne zaman değiştiğini bilemeyeceğim ve her an sorun çıkartabilir. Bir Clio 3 aracım bulunuyor şuanda. Usta hatalarından ve kullanımdan kaynaklı yaklaşık 4 kere motor yaptırdım sıfırdan arabanın sadece bloğu kendi bloğu diğer her motor parçası orjinal sıfır parça şuanda herşeyi çok iyi fakat kullandıkça yine sorun çıkartmaya devam ediyor. Elektronik aksamlarında problemler çıkabiliyor hiç tahmin etmediğin şekilde. Otomatik araçlara pek sıcak bakmıyorum kullanmayı da pek sevmiyorum eski araçların otomatik versiyonlarını. Kullanmış olduğum Clio 3 aracımda şehir içi kullanım da olmasına rağmen baskı balatası ortalama 120bin kilometre civarı gidiyor o yüzden manuel tercihim olur ve şuana kadar herhangi bir şanzıman arızası yaşamadığım için eğer yaşarsam da tecrübe olsun diyerek şanzımanı revize ettirebilirim. Ya açıkçası tercih etme sebebim de 5 saatlik yol yaptığımda B segmenti bir araçta ağrımayan bir kemiğim kalmıyor ve motor sesi yol sesi yüksek olduğundan baş ağrısı oluyor. En azından D segmenti olan uygun fiyatlı koltuk ısıtması olan 4 cam otomatik olan bir Vectrayı uygun fiyata alırsam üstüne masraf da yapsam yolda bırakmayacak kondisyonda olması benim için en önemli tercih. En azından rahat bir şekilde yolculuk yapabilmek istiyorum hiçbir ağrı yaşamadan. Diğer muadili fiyatta 3 aşağı 5 yukarı aynı fiyatlarda olan D segmenti nispeten daha az sorun çıkartan ve tercih edilebilir Clio Symbol gibi düşük segment değil de C segmenti D segmenti önerebileceğiniz araçlar varmıdır? Piyasanın yükseleceğini tahmin ettiğimden biran önce almak istiyorum aracı ve tüm arızaları değişmesi gereken şeyleri değiştirip en azından elimin altında bulunmasını istiyorum. Tofaşa 200bin vereceğime Vectra'ya 250 300 verip en azından kaliteli bir araca binmeyi tercih ederim. Aldığım araca aynı zamanda uzun süre binmeyi düşünüyorum Renault Grubu araçları sevmiyorum Clio beni biraz Renault grubundan uzaklaştırdı. Birde bu araçlarda alırken tam olarak nerelere bakılması gerekir yani herhangi bir arızasının olduğunu veya sorunlu bir parçanın olduğunu anlayabileceğimiz bakılması gereken yerler nerelerdir? Cevabınız için teşekkürler.
 
Valla otomatik vitesin tadını alan bir daha onu kolay kolay bırakamaz ama yine de siz bilirsiniz :)

Şimdi bizim araçlarda en büyük kronik sorun benim şahit olduğum kadarıyla Egzantrik Devir Sensörü. Neyseki bu parça arıza yaparsa yolda kalmassınız ama araç 4500 Deviri de geçmemeye başlar motor işletim sistemi kendini korumaya aldığı için.

Ancak ne var ki dediğiniz gibi "Krank Sensörü" çok daha hayati bir parça. Bozulursa kesinlikle yolda kalırsınız. Ancak ben yine tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim ki Krank Sensörü bozulmaya yakın araç zaman zaman yolda giderken istop etmeye başlayacaktır. Bunu siz hemen krank sensöründen olduğunu öngörüp en kısa zamanda Krank Sensörünü yenisiyle değiştirtmeniz gerekecektir.

Bizim araçta su kaçaklarına (yine kendi tecrübeme dayanarak) en çok yol açan parça "Ahtapot Hortum" diye tabir edilen büyükçe bir parça. Bu parçayı sökmek takmak zahmetli maalesef. Komple emme manifoldunu falan sökmek gerekiyor. Ondan dolayı siz aracı aldığınızda uzun yola gitmeden evvel bu parçayı iyisiyle değiştirtin. (Yan sanayii ahtapot hortumları da 1-2 sene sonra orasından burasında kaçak yapmaya başlıyor)

Bunun dışında elbette Triger Seti, Gergi rulmanları, Triger Kayışı, Devridaim Pompası ve V-Kayışı muhakkak 3 senede bir yenilenirse fevkalade olur. Malum triger kayışının kopması demek büyük motor masrafı ve yolda kalmak demek.
Yine aynı şekilde V-kayışı ve gergi rulmanı da gereken periyotlarda değişmeli. V-Kayışının gergi rulmanlarının bile değiştirilmesi önemli. Eğer mesela o rulman bozulursa marşa bastığınızda krank hareket bile etmeyebilir.

Tüm bunlarla beraber: Çok genel bir tavsiye olacak ama, Alternatörün iyi şarj ettiğinden emin olun. Siz de bagajınızda bir elektronikçi voltmetresi bulundurun veya çakmak'a takılarak araç voltajını gösteren minik çok faydalı aksesuarlar var onlardan edinmeye çalışın. Bunlar aracın şarjı açısından size yolda giderken falan çok önemli bilgiler sunacaklardır. En azıdan alternatör bozulup şarj düştüğünde (ki o zaman sadece Akü'nün depoladığı şarj bitene kadar araç yolda gidebilir) O esnada ne yapacağınızı kararlaştırıp ona göre bi pozisyon alabilirsiniz.

Bizim araçlarda EGR problemli derler ama benim araçta şu ana kadar hiç EGR problemi veya tıkanması yaşanmadı.

Ancak zaman zaman düzensiz rölanti, arada bir rölantideyken stop etme problemlerini bertaraf etmek için rölanti ayarlayıcısı (ki ucuz bir parçadır) ya temizletebilir ya da yeniletebilirsiniz. Aynı şekilde 2-3 senede bir belki komple emme manifoldunu söküp ustalar onun içini güzelce bir boğazlarını falan temizlerse fevkalde olur. Oralarda zaman içerisinde çok fazla yağ-kir birikiyor.

Benim araçta ben şu ana kadar Hava Debimetresi, Endüksiyon Bobini ve Enjektör arızası-bozulması problemi 20 senedir yaşamadım. Herhalde hep şu ana kadar BP, Shell, Opet gibi benzinliklerden benzin almam da buna olumlu etki sağlamıştır diye düşünüyorum.

Benzin Pompasını muhakkak değiştirtin. Ne zaman arızalanacağı ve yolda bırakacağı belli olmaz. Çıkma (halen çalışan) benzin pompasını da atmayın. Aracın yedek lastiğinin olduğu yerde jantın içerisinde torbaya sarıp koyun ki yarın öbürgün yeni bile olsa benzin pompası arızalandığında usta yol yardımı yapıp geldiğinde kolaylıkla bagajdaki eski pompayı geri takabilsin.

Bizim bu araçların bir problemi de kaportadan motora benzin gidiş-geliş hattını sağlayan 2 adet hortumun zaman içerisinde yıpranarak yavaş yavaş benzin kaçırmaya başlaması ve zamanında müdahale edilmesse yangına bile yol açacak tehlike yaratması.
Ancak bunda endişelenecek bir durum yok. Borular benzin kaçırmaya başladığında muhakkak siz şöför mahallinden hafif bir benzin kokusu duymaya başlarsınız.. Dolayısıyla hortumları aracı durdurup elle kontrol ettikten sonra boruları değiştirtmeniz için bol bol süreniz var. Güvenle herhangi bir ustaya gidebilirsiniz. Her ustada o hortumlardan bulunur. Onları değiştirirler, basit 2 kelepçe ile de sabitlerler.
(Benzin hortumları fabrika çıkışı, orjinal olarak uçları rakorlu olacak şekilde geliyor ama o rakorlara gerek yok. Onlar kesilip düz hortum takmakta hiçbir sakınca yok ki zaten yaşı 20'ye gelmiş her Vectra'nın motora giren geliş-gidiş benzin hortumalarına aynı müdahale yapılmıştır diye tahmin ediyorum.)

Hidrolik Direksiyon rakorları patlayabilir. Benim başıma gelmişti. Haliyle bu durumda direksiyon taş gibi oluyor özellikle araç dururken. O yüzden bu hidrolik direksiyon gidiş-geliş rakorlarını değiştirtmeyi düşünebilirsiniz.

Direksiyonda bir miktar boşluk olabilir. Bu bu yaştaki bir araç için normal bir durum ama yüksek hızda otobanda bile herhangi bir stabilizasyon sorunu yaşamassınız o bakımdan içiniz rahat olsun. Bizim bir de bu araçların aerodinamiği diğer araçlara göre çok çok iyi olduğu için gayet konforlu ve yüksek hızlarda da tasasrrufludur aynı zamanda. Ancak süspansiyon konforu ve yol gürültüsünü alma konusunda maalesef bizim araçlar o kadar iyi değiller. Ha Clio'dan daha iyi olabilirler ama bizim araçların en büyük konfor sorunlarından biri de amortisörlerinin çok sert olması. Artık ona da yapacak birşey yok ama bizim bu araçların onun sayesinde yol tutuşu da gayet iyidir diye tahmin ediyorum. Ben çoğu bildiğim viraja eğer trafik yoksa 80-90 km hızla girdiğim olur araç banamısın demez hiç kaçırma savrulma yapmadan alır virajı. Ama tabii bu nadir yaptığım atraksiyonlardan.

Ha bizim bu araçların Z-Rot ları işte maalesef herhalde süspansiyonun sertliğinden dolayımıdır nedir sık arızalanan parçalardan. Özellikle ön takımlada Z-Rotlar olsun, tekerlerin alt salıncağa falan bağlandığı noktalarda sallantı-oynama-boşluk varsa muhakkak değiştirtin. Bu çok önemli. Neyse ki bu parçalar öyle çok pahalı parçalar değiller.

Genleşme Kabı içinde su seviyesi görülmeyecek derecede kirlenmişse muhakkak değiştirin. Bizim araçlara mavi antifriz kullanılıyor bu arada onu ihmal etmeyin.

Genel olarak yağ kaçaklarına dikkat edin. Eğer yukarlardan biryerden yani motoru indirmeye gerek kalmadan halledilebilecek üst kapak contası gibi yerlerden yapıyorsa sızıntıyı çok da bir sorun teşkil etmez ama yağ kaçakları daha aşşağılarda bir yerde ise o araçtan uzak durmak faydalı olabilir.

Bizim araçların bir kronik sorunu da emme manifoldunun çatlaması ve egzoz gazı kaçırması (bu aynı zamanda aracın çekişini de düşük devirlerde bir miktar olumsuz etkiliyor) Emme manifoldu kaynak yapılsa dahi zamanla yine aynı arıza nüksediyor. Ucuz bir parçadır değiştirin. Çünkü yolda giderken de o egzoz gazı eser miktarda sürücü kabinine sızıyor, insan farkediyor o kokuyu.. Sağlık için tehdit)

Bujilerde çift tırnaklı Bosch bujiyi tercih edin ama yoksa tek tırnaklılar da iş görür.

Yani bunlar geliyor benim aklıma.... Başka önemli birşey aklıma gelirse yazarım.

Ha fan müşürlerini değiştirtin mesela... Ne zaman arıza vereceği belli olmaz. Hararet önemli.

Periyodik bakımlarda yağ, hava, benzin, polen filtresi değişimi, Komple yağ ve buji değişimini söylememe gerek yok sanırım.

Ha Ön ve arka lastiklere giren fren hortumlarını kontrol edin. Bu parçalar önemli. Hatta iyisiyle değiştirtin. Ben 2 sene evvel hepsini değiştirtmiştim. Fren sistemi her ne kadar en az bakım gerektiren sistem olsa da aracın aslında en hayati parçası/mekanizması. 20 yaşını geçmiş bir aracın ne zaman fren hortumlarının patlayacağı da belli olmaz. Aman diyeyim.
 
Son düzenleme:
  • Beğen
Tepkiler: Feril ve Hasip
Valla otomatik vitesin tadını alan bir daha onu kolay kolay bırakamaz ama yine de siz bilirsiniz :)

Şimdi bizim araçlarda en büyük kronik sorun benim şahit olduğum kadarıyla Egzantrik Devir Sensörü. Neyseki bu parça arıza yaparsa yolda kalmassınız ama araç 4500 Deviri de geçmemeye başlar motor işletim sistemi kendini korumaya aldığı için.

Ancak ne var ki dediğiniz gibi "Krank Sensörü" çok daha hayati bir parça. Bozulursa kesinlikle yolda kalırsınız. Ancak ben yine tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim ki Krank Sensörü bozulmaya yakın araç zaman zaman yolda giderken istop etmeye başlayacaktır. Bunu siz hemen krank sensöründen olduğunu öngörüp en kısa zamanda Krank Sensörünü yenisiyle değiştirtmeniz gerekecektir.

Bizim araçta su kaçaklarına (yine kendi tecrübeme dayanarak) en çok yol açan parça "Ahtapot Hortum" diye tabir edilen büyükçe bir parça. Bu parçayı sökmek takmak zahmetli maalesef. Komple emme manifoldunu falan sökmek gerekiyor. Ondan dolayı siz aracı aldığınızda uzun yola gitmeden evvel bu parçayı iyisiyle değiştirtin. (Yan sanayii ahtapot hortumları da 1-2 sene sonra orasından burasında kaçak yapmaya başlıyor)

Bunun dışında elbette Triger Seti, Gergi rulmanları, Triger Kayışı, Devridaim Pompası ve V-Kayışı muhakkak 3 senede bir yenilenirse fevkalade olur. Malum triger kayışının kopması demek büyük motor masrafı ve yolda kalmak demek.
Yine aynı şekilde V-kayışı ve gergi rulmanı da gereken periyotlarda değişmeli. V-Kayışının gergi rulmanlarının bile değiştirilmesi önemli. Eğer mesela o rulman bozulursa marşa bastığınızda krank hareket bile etmeyebilir.

Tüm bunlarla beraber: Çok genel bir tavsiye olacak ama, Alternatörün iyi şarj ettiğinden emin olun. Siz de bagajınızda bir elektronikçi voltmetresi bulundurun veya çakmak'a takılarak araç voltajını gösteren minik çok faydalı aksesuarlar var onlardan edinmeye çalışın. Bunlar aracın şarjı açısından size yolda giderken falan çok önemli bilgiler sunacaklardır. En azıdan alternatör bozulup şarj düştüğünde (ki o zaman sadece Akü'nün depoladığı şarj bitene kadar araç yolda gidebilir) O esnada ne yapacağınızı kararlaştırıp ona göre bi pozisyon alabilirsiniz.

Bizim araçlarda EGR problemli derler ama benim araçta şu ana kadar hiç EGR problemi veya tıkanması yaşanmadı.

Ancak zaman zaman düzensiz rölanti, arada bir rölantideyken stop etme problemlerini bertaraf etmek için rölanti ayarlayıcısı (ki ucuz bir parçadır) ya temizletebilir ya da yeniletebilirsiniz. Aynı şekilde 2-3 senede bir belki komple emme manifoldunu söküp ustalar onun içini güzelce bir boğazlarını falan temizlerse fevkalde olur. Oralarda zaman içerisinde çok fazla yağ-kir birikiyor.

Benim araçta ben şu ana kadar Hava Debimetresi, Endüksiyon Bobini ve Enjektör arızası-bozulması problemi 20 senedir yaşamadım. Herhalde hep şu ana kadar BP, Shell, Opet gibi benzinliklerden benzin almam da buna olumlu etki sağlamıştır diye düşünüyorum.

Benzin Pompasını muhakkak değiştirtin. Ne zaman arızalanacağı ve yolda bırakacağı belli olmaz. Çıkma (halen çalışan) benzin pompasını da atmayın. Aracın yedek lastiğinin olduğu yerde jantın içerisinde torbaya sarıp koyun ki yarın öbürgün yeni bile olsa benzin pompası arızalandığında usta yol yardımı yapıp geldiğinde kolaylıkla bagajdaki eski pompayı geri takabilsin.

Bizim bu araçların bir problemi de kaportadan motora benzin gidiş-geliş hattını sağlayan 2 adet hortumun zaman içerisinde yıpranarak yavaş yavaş benzin kaçırmaya başlaması ve zamanında müdahale edilmesse yangına bile yol açacak tehlike yaratması.
Ancak bunda endişelenecek bir durum yok. Borular benzin kaçırmaya başladığında muhakkak siz şöför mahallinden hafif bir benzin kokusu duymaya başlarsınız.. Dolayısıyla hortumları aracı durdurup elle kontrol ettikten sonra boruları değiştirtmeniz için bol bol süreniz var. Güvenle herhangi bir ustaya gidebilirsiniz. Her ustada o hortumlardan bulunur. Onları değiştirirler, basit 2 kelepçe ile de sabitlerler.
(Benzin hortumları fabrika çıkışı, orjinal olarak uçları rakorlu olacak şekilde geliyor ama o rakorlara gerek yok. Onlar kesilip düz hortum takmakta hiçbir sakınca yok ki zaten yaşı 20'ye gelmiş her Vectra'nın motora giren geliş-gidiş benzin hortumalarına aynı müdahale yapılmıştır diye tahmin ediyorum.)

Hidrolik Direksiyon rakorları patlayabilir. Benim başıma gelmişti. Haliyle bu durumda direksiyon taş gibi oluyor özellikle araç dururken. O yüzden bu hidrolik direksiyon gidiş-geliş rakorlarını değiştirtmeyi düşünebilirsiniz.

Direksiyonda bir miktar boşluk olabilir. Bu bu yaştaki bir araç için normal bir durum ama yüksek hızda otobanda bile herhangi bir stabilizasyon sorunu yaşamassınız o bakımdan içiniz rahat olsun. Bizim bir de bu araçların aerodinamiği diğer araçlara göre çok çok iyi olduğu için gayet konforlu ve yüksek hızlarda da tasasrrufludur aynı zamanda. Ancak süspansiyon konforu ve yol gürültüsünü alma konusunda maalesef bizim araçlar o kadar iyi değiller. Ha Clio'dan daha iyi olabilirler ama bizim araçların en büyük konfor sorunlarından biri de amortisörlerinin çok sert olması. Artık ona da yapacak birşey yok ama bizim bu araçların onun sayesinde yol tutuşu da gayet iyidir diye tahmin ediyorum. Ben çoğu bildiğim viraja eğer trafik yoksa 80-90 km hızla girdiğim olur araç banamısın demez hiç kaçırma savrulma yapmadan alır virajı. Ama tabii bu nadir yaptığım atraksiyonlardan.

Ha bizim bu araçların Z-Rot ları işte maalesef herhalde süspansiyonun sertliğinden dolayımıdır nedir sık arızalanan parçalardan. Özellikle ön takımlada Z-Rotlar olsun, tekerlerin alt salıncağa falan bağlandığı noktalarda sallantı-oynama-boşluk varsa muhakkak değiştirtin. Bu çok önemli. Neyse ki bu parçalar öyle çok pahalı parçalar değiller.

Genleşme Kabı içinde su seviyesi görülmeyecek derecede kirlenmişse muhakkak değiştirin. Bizim araçlara mavi antifriz kullanılıyor bu arada onu ihmal etmeyin.

Genel olarak yağ kaçaklarına dikkat edin. Eğer yukarlardan biryerden yani motoru indirmeye gerek kalmadan halledilebilecek üst kapak contası gibi yerlerden yapıyorsa sızıntıyı çok da bir sorun teşkil etmez ama yağ kaçakları daha aşşağılarda bir yerde ise o araçtan uzak durmak faydalı olabilir.

Bizim araçların bir kronik sorunu da emme manifoldunun çatlaması ve egzoz gazı kaçırması (bu aynı zamanda aracın çekişini de düşük devirlerde bir miktar olumsuz etkiliyor) Emme manifoldu kaynak yapılsa dahi zamanla yine aynı arıza nüksediyor. Ucuz bir parçadır değiştirin. Çünkü yolda giderken de o egzoz gazı eser miktarda sürücü kabinine sızıyor, insan farkediyor o kokuyu.. Sağlık için tehdit)

Bujilerde çift tırnaklı Bosch bujiyi tercih edin ama yoksa tek tırnaklılar da iş görür.

Yani bunlar geliyor benim aklıma.... Başka önemli birşey aklıma gelirse yazarım.

Ha fan müşürlerini değiştirtin mesela... Ne zaman arıza vereceği belli olmaz. Hararet önemli.

Periyodik bakımlarda yağ, hava, benzin, polen filtresi değişimi, Komple yağ ve buji değişimini söylememe gerek yok sanırım.

Ha Ön ve arka lastiklere giren fren hortumlarını kontrol edin. Bu parçalar önemli. Hatta iyisiyle değiştirtin. Ben 2 sene evvel hepsini değiştirtmiştim. Fren sistemi her ne kadar en az bakım gerektiren sistem olsa da aracın aslında en hayati parçası/mekanizması. 20 yaşını geçmiş bir aracın ne zaman fren hortumlarının patlayacağı da belli olmaz. Aman diyeyim.
Cidden çok teşekkür ederim her detayı fazlasıyla vermişsiniz sıcak çalışmayı seven motor diye bir tabir var sanırım çoğu kişi normali bu diyor fakat ben böyle bir durum olduğunu düşünmüyorum radyatörü komple temizletmek ve termostatı yenilemek ve ekstradan herhangi bir durumda müşür arıza yaparsa diye düz fan bağlatmak istiyorum bu durumdaki düşünceleriniz nedir? Birde yağ olarak hangi marka ve viskozitede yağ kullanılması gerekiyor? Dediğiniz parçaların hepsini değiştireceğim iyi durumda olsa da olmasa da aracımın orijinalinde nasılsa öyle olacak bir kondisyonda olmasını istiyorum satın almayı gerçekten çok istiyorum ve hevesliyim sanayi ortamına da hem alışığım hemde seviyorum masraf çıkartsa dahil arabadır bu bozulur canımıza gelmesin önceliklerim fren ve benzin hortumu sistemleri olacak daha sonrasında radyatör klima, ardından da alt takım ve motor kısmı için gerekli eksiklikleri ve yenilemeleri yapacağım umarım alacağım araç da bizler için hayırlısı olur ve güzel vakitler geçirebilirim aracı uzun süre kullanacağımdan ve duyduğum her seste detaylıca kontrol edeceğim. İlginiz için cidden çok teşekkür ederim. Yağın ve kullanılacak markaların viskozitelerini yazabilirseniz çok mutlu olurum. Aracın her parçanın orjinal olmasına dikkat edeceğim orjinal olarak GM mi kullanılıyor veya hangi parçalar kullanılıyor acaba?
 
  • Beğen
Tepkiler: Nussem
Rica Ederim :) Eğer alırsanız Hayırlı Olsun şimdiden. Ben bu forumu şu aralar sık sık takip ediyorum. Yine bir sorunuz olursa tecrübelerime dayanarak kesinlikle cevaplamaya çalışırım.

Sorularınıza geçersek:

Şimdi yağ olarak bizim araçlarda 10W-40 yağ kullanılıyor. Bilindik markaların (Mobil, Castrol, Opet) hepsi uygundur. Yeter ki 10W-40 olsun. Karıştırmakta da bir sorun yok. Aracın yağ kapasitesi sanırım 4 ila 5 litre arası birşey olsa gerek. Sanayideki yağcılarda direkt 5 litrelik bidonlarda da bu yağları satıyorlar. Artan yağı siz bagajda bekletirsiniz. Periyodik bakım gelmediği zamanlar içerisinde yağ eksilttikçe tamamlamak için.

Şanzuman yağı da önemli. Onu da değiştirtmek faydalı olabilir. Onun için de Dexron 3 kalitesinde Mobil veya Castrol öneriyorum. Bulunduğunuz yerde Dexron 3 kalitesinde yağ yoksa aynı markaların Dexron 2 kalitesinde yağları da aynı işi görür. (Dexron 3 yeni nesil)

(Yukarda "..Emme Manifoldunun çatlaması sonucu egzoz gazı çıkarması..." yazmışım. Doğrusu "Egzoz Manifoldu" olacaktı. Özür diliyorum.)

"Sıcak Motor" tabirini ben de hep duyuyorum ama bana göre bu ustalar-kullanıcılar arasında yayılmış bir şehir efsanesi gibi birşey.
Radyatörü ve termostatı iyi durumdaysa bizim bu araçlarda hararet normalde 90-92 arası olur. Ki piyasada diğer araçlara da baktığınızda envai tür büyüğünden küçüğüne yenisinden eskisine bütün araçlar zaten bu su sıcaklıklarında çalışırlar dolayısıyla siz bu bizim arabalara biçilmiş "Sıcak Motor" tabirine evet dediğiniz gib öyle çok da fazla takılmayın.
Mesela uzun yolda yokuş aşağı yüksek hızda inerken hem motor zorlanmadığı hem de önden bol bol önden taze hava aldığı için bu hararet mesela 85'lere kadar düşebilir. Aynı şekilde klimanın açık olduğu dur kalklı sıcak yaz günlerinde de 95-96 lara kadar da çıkabilir. İkiside normal bir durum.

ANCAK: "Müşür arıza yaparsa düz fan bağlatmak istiyorum" demişsiniz. Bundan kastınız nedir tam anlayamadım ama eğer "düz fan bağlatmak"tan kasıt aracın motoru çalıştığı süre içerisinde sürekli fan açık şekilde çalışmasını kast ediyorsanız bunu KESİNLİKLE ÖNERMİYORUM!.

Bu öncelikle benim tahminlerime göre araca çok büyük bir elektriksel yük bindireceği için alternatör diyotları ve/veya konjektürünün (hatta alternatör kasnağının bile!) erken iflas etmesine yol açacaktır. Uzun süreli kullanımda şarj yetmeyip aküyü bile ömründen önce yıpratabilir, tüketebilir.
Çünkü bizim bu araçlarda alternatör öyle çok kuvvetli bol bol enerji sağlayabilen parçalar da değiller. Hepi topu 100 Ampere kadar akım sağlayabiliyorlar. Voltajın da 14 Volt olduğu düşünülünce bizim alternatörler en fazla 1400 Watt üretmeye muktedirler ki bu gerçekten az bir rakam ve fanın sürekli açık olması alternatörün yükünü gayet arttırıp erken bozulmasına yol açacaktır.
Bu aynı zamanda fan motorunun da erken iflası demek. Yani eğer "düz fan bağlatmak" dan kastınız buysa ben kesinlikle ve kesinlikle önermiyorum. Umarım yanlış anlamışımdır. Bir uyarı olarak bu paragrafı yazdım ama yine de bu yazıyı okuyan iyi bir elektrik ustası da bu konuda yorum yaparsa çok iyi olur ben usta değilim sonuçta.

Ha "düz fan bağlatmak"tan kastınız şöför mahallinden mesela bir switch yardımıyla fan motorunun manuel olarak devreye sokulmasıysa ha o belki gerçekten daha makul bir uygulama olabilir.
Fakat müsadenizle şunu söyleyeyim: Ben araçlara sonradan çekilen tesisatı hiç tasvip etmem. Muhakkak uygun amperde bir sigorta da o tesisata olmazsa olmaz bir aparat olarak eşlik etmeli. Çünkü zaman içerisinde o çekilen ekstra tesisat kabloları sıcaktan, titreşimden, yağmur-çamurdan etkilenip kavlayıp kısa devre yapabilir yangın çıkarabilir. O yüzden çok dikkatli olmakta fayda var. Bu modifikasyonu yapacak usta da ne yaptığını çok iyi bilsin!

Ve evet dediğiniz gibi termostatı da değiştirtmekte çok fayda var. Ben termostatı birkaç sene evvel değiştirtmiştim "Behr" marka ile o zamandan beri aracın harareti nerdeyse 90-92'de çakılı kaldı diyebilirim. "Behr" marka termostatdan gayet memnunum.
Radyatör temizliği konusunda da yorumum şu olur: Eğer aracın bakımları düzgün yapılmışsa, Devridaim pompası vesaire değişimi gibi zamanlarda radyatör suyu çok pis ve paslı bir şekilde akmıyorsa radyatörü de değiştirmeye veya temizletmeye gerek olmayacaktır diyebilirm. İşte dediğim gibi sıcak yaz günlerinde bile hararet eğer 90-92yi geçmiyorsa içiniz rahat olsun.

Şimdi aracın çok az parçası artık orjinal GM olarak geliyor. Çoğu yan sanayii. Ve yan sanayii taktıracağınız zaman da pahalısını tercih edin ben en azından öyle yapıyorum.
Alternatörden yine bir örnek vermek gerekirse: Mesela son 5 seneye kadar Bosch alternatörler bizim araçlarda GM standartında en baba, 1 numaralı tercih edilmesi gereken alternatörlerdi ama artık o Bosch alternatörler de üretilmemeye ve yerini tamamen yan sanayii alternatörlere bıraktı diye biliyorum.

Bu durumda da mesela bizim araçlarda bildiğim kadarıyla 2 tane seçenek oluyor:

- Delphi
- Wutse

Delphi mesela Wutse'den daha pahalı bir seçenek ama ben kesinlikle mesela alternatör değişecekse Delphi'yi tavsiye ederim.
Ben vaktiyle birkaç sene evvel alternatör arızası olduğunda bütçem biraz yetmediği için "Hadi bu seferlik ucuz olsun diye Wutse taktıralım" demiştim ki pişman oldum maalesef o da mesela kısa süre içerisinde arıza vermişti ben bu sefer komple Delphi marka alternatör taktırtmıştım.

Yani yedek parça konusunda Ustalar en iyi ve güncel bilgiye sahipler aslında. Onların dediklerine uymakta fayda var. Ha benzin pompası konusunda ben muhakkak "Bosch" derim başka birşey demem. Hala bizim araçlarda "Bosch" marka benzin pompası üretiliyor veya hali hazırda bulmak mümkün diye biliyorum.

Klima her sene gaz kaçağı yapıyorsa muhtemelen klima kompresörünü de komple değiştirtmek gerekebilir. Ben sanırım en son 2013 senesinde komple klima kompresörü ve bir takım borularını değiştirtmiştim o zamandan beri klima gayet güzel çalışıyor hala arıza vermedi. 2-3 senede bir de klima gazı bastırıyorum ama artık o kadar olur normal diyorum. Keşke klimanın kompresörünün markasını da bir yerlere not etseydim. Bak şimdi lazım oldu tavsiye olarak buraya yazardım ama geçti gitti artık maalesef :(

Yani keşke krank sensörüydü, egzantrik sensörüydü o konularda da bir marka önerisinde bulunabilseydim ama o konularda pek bir bilgim yok maalesef. Vardıysa da hep unuttum geçmiş zaman :(
Krank Devir Sensörünün iyisi Delphi markaydı yanlış hatırlamıyorsam ama dediğim gibi siz yine de ustalara danışın.
Krank Sensörü pahalı bir parçaydı diye hatırlıyorum bu arada. Güncel fiyatı 1100 ~ 1500 TL'ler gibi bir civarlarda olabilir. Fiyatı yanlış hatırlıyor da olabilirim. Ama kesinlikle değer!

Bir aklıma gelen şey de "Üst Motor Kulağı" denen parçanın zaman içerisinde kauçuklarının kopması sonucu vites geçişlerinde aracın sarsıntı, silkeleme vesaire yapması.
Üst motor kulağının arızalanması sonucu bunu bilmeyenler şanzuman-debriyaj-baskı-balata arızası zannedebiliyorlar ama öyle değil esasen. Bahsettiğim gibi vites değişimi esnasında araçta silkeleme-vuruntu oluyorsa ilk etapa bakılması gereken yer üst motor bağlantı takozu yani "Üst Motor Kulağı". Bu da oldukça ucuz bir parçadır ve her usta bunu kolaylıkla bizim araçlarda değiştirebilirler. Ona da bir bakarsanız fevkalade olur kanaatindeyim.

Şimdiden tekrar hayırlı olsun eğer alırsanız. Dediğim gibi biz burdayız her şekilde yardım etmeye çalışırız.
 
  • Beğen
Tepkiler: Feril
Tekrardan çok teşekkürler önerilerinize dikkat edeceğim her detayı yazmışsınız yine çok teşekkürler. Düz fan olarak kastettiğim şey bir switch ile aracın içerisine bağlı kontrol mekanizması radyatör ve devirdaim değişimlerini yaptırdıktan sonra gerekli olacağını düşünmüyorum ama aracın durumuna bağlı olarak yokuşlarda veya herhangi bir durumda lazım olur diye istemiştim ama dediğiniz gibi elektrik tesisatına çok yük binecektir yinede aracın durumuna göre ve kondisyonuna göre gösterdiği durumda taktırıp taktırmayacağıma karar vereceğim herşey için çok teşekkürler aklıma takılan bir soru olduğunda tekrardan sizlerle iletişime geçerim. Teşekkürler iyi günler dilerim.
 
  • Beğen
Tepkiler: Nussem
Tekrar Rica Ederim.

Bu durumda eğer yoksa aracın çakmağına bağlanacak ufak bir çakmak voltmetresini de muhakkak biryerlerden internetden falan temin etmeye çalışmanızı tavsiye ederim.

Fanı devreye soktuğunuzda aracın voltajını gözlemleyebilmek için mükemmel bir aparat. (Hatta siz de çok şaşıracaksınız fanı açtığınızda (veya araç otomatik olarak kendisi fan açtığında) aracın voltajının birden 13.5'lardan 12'lere indiğini görünce)

Fanı manuel açtığınızda (ve klima da çalışırken, frene basılmışken ve işte farlar da açıkken falan) her neyse ne durum olursa olsun voltaj 12 değerinin altına düşmeye başladıysa aracın ya elektrik yükü çok fazlalaşmış ya da alternatör-akü ikilisi gayet zorlanmaya başlamış hatta alternatör bozulup şarjı bile kesmiş olabilir. Ona bir dikkat edin. Öyle bir aparatı edinmeye çalışın.

Bendekinin markası "UniChrome Zauss" minik ucuz bir aparat. Dediğim gibi çakmağa takılıyor. Vaktiyle internetden getirtmiştim.
 
Geri
Üst