size göre 4.lük başarımı

ben 1. sayıyorum çünkü ne yaparız ne ederiz de Türkiye ye puan vermeyize uğraşmışlar gene.

bence şu ortamda büyük başarı.

norvecin basarısındaki etkende su en iyi 3 parca 3 sorunlu ülkeden çıktı Ermenistan Azerbaycan ve Türkiye bir şekilde onlara gitmemeliydi ve onlardan sonra gelen en sempatik parçaları 1-2 yaptılar.
 
Dordunculugu politikaya baglayan arkadaslara sormak isterim, Sevtap Erener kazandigi sene politika yokmuydu ? Biz Azerbeycan'a 12, onlarda bize 12 verirken bu birbirini tutmak degilmi ? Iyi iliskiler icinde olan komsularin birbirine sempati ile yaklastigi bencede dogru ama kalkipta dordunculugu buna baglamak bence dogru degil. Bizimde bir ton komsumuz var. Bulgaristan, Romanya, Rusya,hatta Ukrayna vs. vs...... Kimden kac oy alabildik ? Demekki biz sevilmeyen insanlariz. Onlar birbirini tutuyor demek yerine bizi neden kimse sevmiyor diye dusunmek bence cok daha faydali olur Turkiye icin. Kimsede sakin tarih ten demesin, tarihe bakilacak olsa hicbir ulkenin hicbirini sevmemesi lazim.

Ayrica Azerbeycan a gelince. Sarki ingilizce, soyleyen Arash, danscilar yabanci !!!!! Ortada sesi bile duyulmayan bir Azeri barbie den baska Azeri olan hicbirsey yok yani. Simdi bunun adi Azerbeycan in zaferimi ?!?!? Buradaki Azeriler bile guluyor kendi hallerine.

Sonuc olarak Hadise nin sarkisi cok guzel olmakla birlikte Eurovisiondaki performansi tam bir faciaydi. O performansa, o kiyafetlere, o danslara vs. bence dordunculuk bile coktu.

sertab birinci olduğunda rumlarla ve yunanlılarla ilişkilerimiz inanılmaz sıcak ve iyi durumdaydı, bi araştır derim...
 
bence basarıdır.. zira diğer parçalar da cok iyiydi.. ben en cok norvec'in sarkısını ve sovunu begendim.cok isim yapmıs sanatçılar ilk üçe giremedi..ama norvec acık ara birinci olmayı hakediyor bence..
 
1- dördüncülük iyi bir derece olduğu için başarıdır ama bu hedefin zirve olmasına mani değil
2- sertap'ın parçasını dinlediğinde çok yüksek ihtimalle birinci olacağı hissi ve heyecanını çoğu insana vermişti... ses, show ve parça çok çok iyiydi.
3- nedense aynı iddayı son birkaç yılda çıkış yakalamış olanan hadisenin parçasında hissetmemiştim, yani sertap taki gibi kesin alır hissi yoktu içimde...
4- aynı lokasyondaki ülkelerin birbirlerini tutması her zaman tartışma konusu olmuştur ama birbirlerine oy verme konusunda hiçbir bölge iskandinavya gibi istikrarlı olmamıştır.
5- 4. madde de yazdıklarım norveçin birinciliğine gölge düşüremez sadece işini kolaylaştırmıştır denebilir.
6- 1. olan parça dışında diğer parçaları dinlememe rağmen, eurovizyonun asıl formasyonuna (son yıllarda ne kadar değişse de) uygun ve güzel bir parça olduğundan
bence norveç çok güzel bir sahne yaptı.. hadisenin şarkısı onla yarışamaz.
 
arash ın şarkısı çok iyiymiş bence diğerlerini dinlemedim ama birinci olan şarkı ilkokul şarkısına benziyo =)
 
//ilginç bir yazı ama çoğu kısmına katılmamak mümkün değil// msn sitesinden alıntıdır.

v\:* {behavior:url(#default#VML);} o\:* {behavior:url(#default#VML);} w\:* {behavior:url(#default#VML);} .shape {behavior:url(#default#VML);} Eurovision Şarkı Yarışması'nda 4. olan Hadise'ye Yalçın Küçük'ten çok sert eleştriler geldi.

Yalçın Küçük, Odatv.com sitesine verdiği röportajda zehir zemberek sözler söyledi. İşte Küçük'ün o sözleri...

“Sadece Hadise’ye bağlanan umutlar çökmedi. Bana göre Türkiye’de müzik dünyası son derece büyük bir çöküntü içine düştü. Özdemir Erdoğan’dan başka müzikle ilgilenen bir tek insan olmadı, göremedi. Bu ülke açısından çok üzücü bir durumdur. Konuşan besteciler, şarkıcılar ve müzik eleştirmenleri bu kızcağızın söylediği müzik mi, şarkı mı, türkü mü? Bunu hiç tartışmadılar.

Sadece giysilerini ve bacaklarını tartıştılar
Bir de telefonla verilen oyların yanıltıcı olduğunu söylediler. Artık bu o kadar aşikârdır ki, bu utanılacak ölçüde kötü bir parçadır. Aslında parça da demek mümkün değildir. Tamamen iki ya da üç parçanın iç içe gelmesi ile oluşan montaj bir şarkı diyebiliriz. Şarkıyla, müzikle hiçbir ilgisi olmayan bir şeydir ve Türkiye açısından da aşağı-yukarı Can Dündar’ın Mustafa filmi veyahut kâğıt paralarının üzerine konulan resimler kadar geri, Osmanlıcı ve Türkiye’yi geri dünyaya çeken bir parçadır.



Cumhuriyete hiç yakışmayan bir parçadır. Buna ilave olarak da şunu söyleyebilirim; hepsini izledim. TRT’nin jüri olarak seçtikleri ancak horoz dövüşünde jüri olabilir. Bir tek klasik müzikten, modern müzikten anlayan kimse yok. Bunları toplamışlar. Herhalde kuran kursundan aldıklarını da düşünebiliriz. Öbür tarafa geldiğimizde öyle görünüyor ki, kızcağızın bir-iki defa konuşmasını da dinledim, Türkçesi de yok. Brüksel’in kenar mahallelerinin gecekondularında yetişmiş bir kız.

Fazla un veya nişasta yemiş bir kız
Yüzü ve bacakları çok şişman olduğu için ona göre yapmışlar. Ve büyük bir kapris… Dansçıları da ondan daha kısa ve daha şişman seçilmiş. Tam bir Arabik sahne. Artık bugün Amerika’da her evde olan göbek dansından başka hiçbir şeye önem vermeyen bir dünya kuruyorlar. O kadar kendimizden geçmişiz. Eğer göbeğinizi ve kalçanızı biraz oynatabiliyorsanız müzik olabiliyor. Bu da yemiyormuş gibi, bu Cumhuriyet’te yaşayan bir insanı utandıracak bir biçimde sonuna doğru yukarıdan korsan Simbad geldi sarıldı ve götürdü. Türkiye’yi ve dünyayı bu kadar hafife alacak bir şey olamaz. Zaten müzik yoktu. Dediğim gibi sağdan-soldan alınmış birkaç müziğin montajı olarak düşünebiliriz.

Ben hepsini izledim. En kötü ikisi, Azerbaycan ve Türkiye’dir
Yalnız Azeri kız daha güzeldi. Onun dansçıları da daha güzel olduğu için, bir parmak daha ileride oluyor. Bütünü için şunları söyleyebilirim; birtakım laflar söyleniyor. Şuradan, buradan daha iyi olduk diye. Cep telefonlarıyla verilen oyları kimse dikkate almıyor. Türkiye’nin Almanya’dan ve Fransa’dan çok oy alması da Almanya’yı ve Fransa’yı hiç bilmediğimiz anlamına geliyor. Öyle bir müzik dünyası var ki, bunu bilmiyorlar. Ne Almanya’da, ne Fransa’da - ben uzun müddet Paris’te yaşadım - ‘Eurovision’la hiçbir Fransız, hiçbir insan ilgilenmiyor. Orada, başyazısı olan gazetelerde, Milliyet Gazetesi gibi, böyle Hadise’nin yırtmaçları üzerine yazı yazılmıyor. Ben Paris’te uzun yıllar yaşadım, “Eurovision Yarışması”ndan kimsenin haberi bile olmadı. Paris’te 6 milyon Cezayirli vardır, Türkler vardır, Almanya’da da vardır. O oyu Fransızlar, Almanlar vermez.

Oradaki Pakistanlılar, Türkler, Müslümanlar, Faslılar verir. Onlar da işte bunlardır. Bizim TRT’deki jüri gibi. Onlar o İngiliz kızının güzel şarkısını anlayamazlar ki. Dolayısıyla bu bir skandaldır. Bu Türkiye’yi Osmanlılaştırma, Cumhuriyetten nefret ettirmenin örneklerinden bir tanesidir. Göbek atan bir kız, sağdan soldan toplanmış iki göbek havasıyla gidecek, dönecek. Şişman yüzlü, şişman bacaklı birisi olarak çıktı. Türkler bu yarışmaya girdiler mi? Girdiler.

Orada Türk müzikleri, Türk sesleri var mıydı? Vardı. En Türk olan Ermenistan’ın sunuşudur. Dinlesinler, onlar da görecekler. Ermenistan’ı duydukları zaman bizim şarkımızı orada da duyarsın. Bu da çok doğaldır. Yüzyıllarca beraber yaşadık. Müziğimiz iç içedir. Ama onlar hala bizim seslerimize bağlılar, biz soysuz, köksüz bir sunuş yapıyoruz.

Çok bile almıştır. Ben izlediğim zaman yedincilikten yukarı çıkamaz, dedim. Ama yanıldım, dördüncü oldu. Almanya, Fransa bize oy verdi diyorlar. Onlar da bizden farklı olan, oradakiler Müslümanlar veya Türkler. Zaten devamlı TRT’den anons yapıyorlardı. Bulunduğunuz memleketteki SMS’lere saldırın diye.

Hiçbir Fransız ve Alman buna oy vermez
Ben orayı bilirim. Patricia Kaas’ın eurovizyona girdiğini bile on tane Fransız’dan bir tanesi bilmez. Bu durum bugün onları çok aşan eski Arap’lara dönüştür. Utanılacak bir durumdur.

Türkiye Eurovision’a girmemiştir. Bunu gayet açık olarak söyleyebiliriz. AKP’nin TRT’si girmiştir. Türk müziğini sadece göbek dansı zanneden, Türklüğünden soyunmuş insanlardır. Tahmin ediyorum bu sese de ülkemizde ihtiyaç vardır. Onun için bu konuya değinmiş oluyorum.”
 
Geri
Üst