Opel Corsa Kazası

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan Papirus
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
allah yardımcın olsun kardeş
 
Allah yardimcin olsun, sonuna kadar okudum ve kendi kendime herhalde artik olayi cozmustur dedim ama galiba bir netice hala yok.:mad::rulet:
 
Aslında olan biteni o forumdan okumaya devam etmeli ama konun bütünlüğü açısından buraya kopyalamaya devam ediyorum.- ÜMİT

"Öncelikle merhaba. Yaklaşık bir aydır resmi raporu bekliyor ve yazmıyordum.

Perşembe bilirkişiye ulaştım ve raporu sordum. Çoktan teslim etmiş. Hemen adliyeye gittim. Tam devlet dairesi. İşimi görecek bayanın başı ağrıyormuş ve benden ertesi gün gelmemi istedi. Saat 16:00, ben de zar zor izin bulmuşum. Allahtan beni tanıyan diğer memur işi ondan aldı, biraz da mahcup yardımcı oldu ve tebilgatı elden yaptı. Birinci memur hala "ben nasıl elden tebigat yapıcam yaa...?" durumunda. Neyse, gecikmenin sebebi anlaşıldı: Bilirkişi müracaatı talebi yaptığım dosyama koyduğum 5YTL pulu kaybetmişler. 15 gündür boşuna beklemişim. Daha önce arayıp durumu sorduğumda, "zamanı gelince adresine tebligat yapılacak, sorup durmayın" diye fırça yemiştim halbuki.

Duruma takılmadan aldım belgemi, ertesi günü bekledim. Yine öğleden sonra sigorta bölge müdürlüğüne doğru yola çıktım. Ama ondan önce acenteme durumu bildirdim. Bilirkişi raporunun lehime olduğunu anlattım. Kısaca, 18km/h üzerindeki hızlarda, Opel'lerde önden ve yandan çarpmalarda hava yastıklarının açılarak görevlerini yerine getirdikleri bilgisini ve hasar durum ve bedelini içeren raporu okudular. Hemen telefon açarak bölge müdüründen randevu aldılar ve yola çıktık.

Ben başvuru yaptığım zaman görevli olan müdür emekli olmuş, yenisi gelmiş ve elinde benim olay patlamış. Hatırlarsınız, ben sigortadan ters yiyince durumu arkadaşlarımla paylaşmış, burada edindiğim bilgilerden de bolca yararlanmıştım. Arkadaşlar da hem genel merkezlerine, hem bölgelere durumu kınayan mesajlar atmışlardı. Müdür bu duruma çok içerlemiş, benim o aracın sahibi olduğumu öğrenince sitemkâr konuşmaya başladı. Sesi titredi, "artık olayı duymayan kalmadı" dedi. Hemen bir sigara yaktı, bize de ikram etti (kullanmıyorum). Sonra konuşmaya başladık:

Şahsen elimde belge olmadan müdürlüklere yazı yazmadığımı, ama durumu şirket kültürü olarak bir kaç arkadaşıma anlattığımı, bu arkadaşların da bu mesajları kendilerine attıklarını söyledim. Ama tatmin olmadı tabi.

Yine de adam gibi beyefendi adammış, beni dinledi. Acentem de yanımda tabi, o anda benden yana durumu usülünce daha detaylı izah etti gerektikçe. Müdür de, normal durumlarda kimseye sormadan 40.000YTL'ye kadar hasarları ödeyebildiklerini söyledi. Ancak polisin yazdığı son iki satırın kendilerini bağladığını, o yazı orada duruken görmezden gelemeyeceklerini, oysa sadece eksper raporu sıkıntılı olsa kolayca dikkate alınmadan ödemeden yapılabileceğini söyledi. Şimdi olay bölge müdürlüğünü aşmış, tamamen genel müdürlüğün inisiyatifine geçmiş. Yoksa, hiç bir umut olmasa da 2-3 bin lira Ex-Gratia (hatır ödemesi) yapılmasını sağlayabilirlermiş.

Benim durumumda çözüm bir mail trafiği ile durumu paylaşmak değil, doğrudan yargıya gitmekmiş. Çünkü, trafik polisinin raporu demek devletin resmi raporu olduğundan, doğru ve kesin(!) kabul edilen böyle bir resmi belgeyi tanımamamnın suç olduğunu, normalde şirket avukatlarının beni "duman" edebilecekken yapmadıklarını söyledi.

En sonunda bilirkişi raporumu teslim edip dosyama eklettim. Hafta içinde genel müdürlükte (normalde perşembe günleri) görüşülüp son kararın çıkacağını söyledi. "Bir hafta - on gün bekle, gelen karara göre hareket et. Ya ödemen çıkar, ya mahkemeye verirsin" dedi.

Şimdi ben de bekliyorum. Bu süre sonunda şikayetvar.com üzerinden arıza çıkarmaya devam mı edeyim, yoksa avukatla uzuuun bir yargı sürecine mi gireyim? Ne yapayım?
"
 
"Dün itirazım görüşülmüş.

Yeni bir eksper tayin edilecek ve incelemeler sil baştan yapılacak. Sahaya gidilecek. Tanıklarla görüşülecek. Büyük ihtimalle bana da sorulacak. Servise gidilip bilgi alınacak. Opel'den konu hakkında görüş istenecek.

Daha uzayabilir de, bir hafta içinde çözülebilir de.

Hayırlısı. Dün bir yazı daha yazdım.

Sayın Sigorta Yetkilileri,

13 Mart 2008 günü, Bölge Müdür’ünüz tarafından konunun bir kez daha değerlendirmeye alındığını öğrendim. Öncelikle teşekkür ederim.

Konunun çözümünde yardımcı olmak üzere elimdeki bütün belge ve dokümanları sizinle doğrudan paylaşmaya çalışıyorum. Şimdiye kadar paylaştığım bazı kişi ve merciler görmezden geldikleri veya dikkate almadıkları için –bence– çok da rahatça çözülebilecek böylesine bir tek taraflı kazanın bu boyuta ulaşmış olmasına hem şaşırıyor, hem de üzülüyorum.

Anladığım kadarıyla süreç neredeyse sil baştan başlayacak, farklı kişiler tarafından yeniden değerlendirilecek. Bu nedenle elimde olup diğer kişilere verdiğim dokümanların tarafınızdan da etkin bir şekilde kullanılmasını ve paylaşılmasını umuyorum. Bu paylaşımın birilerini veya bir yerleri etkileme değil, bilgilendirme şeklinde algılanmasını bekliyorum.

Ancak, hala yeterince vurgulanmadığını düşündüğüm bazı hususlar var:

Şimdiye kadarki değerlendirmelerde, olay anında orada olmayan herkesin (polis, eksper, çeşitli uzmanlar, servis yetkilileri ve sayılırsa bilirkişi) KANAATİ dikkate alındı ve benim aleyhime karar çıkmasına neden oldu. Olay anında beni hava yastığının dumanları tüterken araçtan çıkaran veya olayın oluşunu 20 metre mesafeden gören çevre esnafının şahitliklerinden bahsedilmedi, bilirkişi raporu hazırlanırken tutanaklara eklenmelerine rağmen değerlendirmede dikkate alındığına dair açık bir işarete rastlayamadım.

Kaza anında camın çatlamış olması polisin “bu kaza burada olmamış!” yorumuna neden olduktan sonra, tecrübesinin yetmeyebileceğini söylemem üzerine kişisel bir gurur meselesi haline getirildi ve “sana yazacağım raporla kaskodan beş kuruş alamazsın” tehditleri eşliğinde olay buralara kadar geldi. Gönderdiğim ses kayıtlarında bu durum açıkça görülmekte.

Hâlbuki servis tarafından yapılan değerlendirmede, cam kırığının kafa darbesi ile oluşması halinde camda ve çatlakların içerisinde mutlaka görülecek yağ, kan, deri, saç vs. artıklardan birine rastlanmadı, çatlağın şekil itibariyle kafa darbesiyle oluşmasının mümkün olmadığı, zaten hava yastığının açıldığı bir durumda kafa darbesi ile cama ulaşılamayacağı belirtildi.

Olay yerinde, çarpmanın olduğu yerdeki tampon boyası eksperin dikkatinden kaçmış. Olaydan 25 gün sonra, bilirkişi heyeti eşliğinde sahaya gittiğimde yeşil boyanın direkte olduğunu tespit ettirdim ve fotoğrafını aldım.

Bilirkişi tarafından hazırlanan teknik hasar raporunda hava yastıklarının açılması için gereken hız 18 km/h olarak belirtilmiş ve olayda yastıkların açılarak görevlerini yaptıkları yazılmış. Buna rağmen servislerdeki mektepli/alaylı ustalardan duymaya alışık olduğumuz “ağbi, 60-70’le vurmazsan açılmaz” gibi ifadelerin bilirkişi karşısında muteber olmasını anlayamıyorum. Bilirsiniz, ustalar arasında “emniyet kemeri takılı değilse, 60-70’le gitmedikçe, direk darbe almadıkça yastığın açılmaması…” gibi kimi rivayetler meşhurdur. Oysaki 40-50km/h hızın limit olduğu şehir içi trafik kazalarında hava yastıklarının açılması çok rastlanan bir durumdur.

Durumu yeniden Opel’e sormak, firmanın bu tip teknik cevaplara (belki de teknik sırlar demeliyim) pek de hevesli olmaması nedeniyle uzun bir süre daha kaybettirecek, belki de cevapsız kalacaktır. Örneğin, ben bilirkişi raporunun uzaması üzerine durumu bilirkişiye sordum. Opel’den uzun süredir cevap beklediğini söyledi. Bunun üzerine www.sikayetvar.com ‘da sorduğumda (olay no 264763) bana telefonla dönüldü, kendilerinin açılma şartlarını açıklamak zorunda olmadıkları söylendi. Çok gerekliyse, sigorta şirketinin neden açılmayacağını ispatlaması gerektiği(!) söylendi (Telefon ses kayıtlarımda var). Bilirkişiye de yaklaşık 20 günlük gecikmeden sonra cevap verildi. Böyle kaç tane 20 gün daha kaybetmem gerekiyor?

Bütün bu zorlukları yaşamama neden olanlar bilgili, güvenilir ve kesin(!) kabul edilen memur ve uzmanlar. 13yıl tecrübeli bir memur “bilirim bu işleri” diyerek kaza anında yanımda biri olduğuna ve camı kırdığına karar verdi. Durum ve hasar tespiti yapıp krokisini çizmekle kalmadı, yargıçlığa soyundu, cezamı kesti. Zaten kaza raporunda 2000YTL olarak yazdığı tahmini hasarın serviste yaklaşık 8950 çıkması (sadece hava yastıkları 1450şer YTL), 13 yıllık tecrübenin yetmeyeceğini gösteriyor. Eksperler, tampon travers çubuğunun (ne olduğunu bilmiyorum, kendi ifadeleri) eğilmesi için dönüş manevrası esnasındaki yavaş çarpmanın yetmeyeceğini söylediler. Araç çarpışma testlerinde, duran engellere 50km/h hızla yapılan standart testlerde arabanın ne hale geldiğini normal karşılayan eksperler, 20-30 km/h hızda sabit bir engel olan elektrik direğine çarpmamla tampon çubuğunun eğilmesi karşısında şaşırıp kaldılar(!).

Sonuçta ben yine buna benzer insanların yazacakları rapora emanet ediliyorum. Umarım mesleki dayanışma duygusuyla kendi meslektaşlarını korumaya kalkmazlar, beni ve olayı birinci elde görenleri muhatap kabul ederler, hem sahayı, hem aracı detaylı incelerler. Umarım kafalarına takılanları bana veya yetkili/bilgili kişilere danışırlar.

Ben elimdeki imkânlarla, polisin foto çekmekten kaçındığı ortamda cep telefonumdan çekimler yapmaya çalıştım. Polis tarafından tehdit edilirken, ya da eksper tarafından değerlendirmeler yapılırken görüşmelerimin kayıtlarını tuttum. Internet forumlarında bol bol bilgi paylaşımında bulundum. İş yerinde durum hakkında tavsiyeler aradım. Sizinle ve diğer ilgililerle çeşitli sanal ve yüz yüze görüşmeler yaptım. Hala işin içinden çıkabilmiş değilim. Bendeki imkânlara sahip olmayan, ya da akıl edemeyenlerin vay haline!

Size sesleniyorum: Lütfen! Müşterilerinizle diyalog kapılarını kapatmayın. En ufak bir itirazda “son sözümüz budur, bizi dava edin” demeyin. Ben istemez miyim ki, elimdeki belgeleri internet ortamlarında bir bilen arayarak yaymak yerine benden yana olduğuna inanabildiğim kasko şirketimle paylaşayım ve dikkate alınacağını bileyim? Keşke olaylarda acenteleriniz, Bölge Müdürlüğünüz müşterileri daha iyi dinlese, eldekileri alsa, karara etki edebilse. Ben de bunları e-posta eklentisi olarak değil de birinci elden size iletebilsem. Aksi halde, görmeyen bilenlerin verdiği kanaatlerle, tahmin ve senaryolarla can yakmak işten bile değil.

Ayrıca iş arkadaşlarımın, eşin, dostun “ne oldu senin araba?” sorularından kurtulmak ve her geçen gün özel durumum nedeniyle daha bir ihtiyaç haline gelen arabama kavuşmak istiyorum.

Olumlu olacağını umduğum değerlendirmelerinize sunar, hasarımın ve kaybımın en kısa zamanda ve eksiksiz karşılanması umuduyla çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim.
"
 
allah yardımcın olsun kardeşim,
2000 İki hava yastığı / tamir ediyorlar burda orjinali gibi oluyor... ve arıza vermiyor ve kaza olursa açılmamazlık olmuyor orjinal nasıl aynı oluyor.
500 Torpido ve konsol / Normal diye düşünüyorum.
600 İki adet aktif gergili emniyet kemeri / palalı geldi biraz... çıkmasına baksan iyi olur...

500 Güvenlik beyni / flash çekilir tekrardan şokların 150 konya fiyatı...
500 Ön cam / tse ve ıso lu 150 ytl...
Sol ön far / piyasada mevcut değişiklik gösterir net fiyat vermek zor...
Kaput düzeltme ve boya / ustalık ve maharet işi fiyat vermek zor...


bunlarda benim görüşlerim,
 
vatandaş daha işini halledememiş, bunun işi mahkemelik gibi gözüküyor.Bir de 1 nisandan itibaren yeni uygulama
düşünülecek olursa çok kişinin canı yanacak gibi. :(
 
Ve bu olayda son durum ve son mesajı:

tarih:
20 Mart 2008; 17:31:59
"Ödücekler.
Akşama alıyorum.
"



Yani adam bayağı uğraştı ama sonunda mutlu son .?
Buradan bize çıkacak sonuç hakkını aramakta herkes ısrarlı olmalı, yorulup bıkmamalı.

Son söz Hınçal Uluç'tan : "Hakkını aramayan köpektir."
 
Arkadaşın gözü aymış
Ümit bey olayı başından sonuna takip edip bilgilendirdiğiniz için zizede teşekkürler. Örnek olacak bir hak kazanım.
 
Lanet Olsun Bu Bizim Milletimizdeki Ben Bu Işleri Bilirim
Diyenlere..

Geçmiş Olsun,helal Olsun

Selamlar
 
Geri
Üst