Adam asmak yasal olarak o kadar basit değildir, ayrıca 80 döneminde şakır şakır adam mı asılmış? İdam süreci anlatılanların aksine basit bir şey değildir, eski usule göre (aklımda kaldığı kadarıyla) mahkeme zanlıyı yargılar, deliller doğrultusunda mahkeme idam kararı verir, zanlının avukatı kararı temyize gider, orada da karar değişmezse, dosya Yargıtay'a onaya gönderilir, Yargıtay kararı doğru bulup onayladıktan sonra cumhurbaşkanının onayına sunulur, cumhurbaşkanı da onayladıktan sonra sanırım bir de resmi gazetede yayınlanması vardı. Bütün bu süreç aşıldıktan sonra suçlu idam ediliyordu. Bu süreç (avukatın başarısına bağlı olarak) bazen çok uzun yıllara yayılıyordu. Yani mahkeme idam kararı verdi diye suçlular hemen ertesi gün idam edilmiyordu.
Hapishane olayında Nadir'e sonuna kadar katılıyorum. Devlet suçluları boğa besler gibi beslememelidir, gerekirse taş ocaklarında, kömür ocaklarında yani suçun durumuna göre ağır işlerde çalıştırılmalıdır. Eğer günümüzde olduğu gibi suçluların cezaevinde yan gelip yatmalarına müsaade edilirse ceza evleri kışın dolar, yazın kısmen boşalır.
Bir diğer durum da, bir suçlunun cezasının diğer suçlular tarafından verilmesi yanlış. Ne yani tecavüz suç da, adam öldürmek veya hırsızlık yapmak suç değil mi? Ayrıca cezaevindeki bütün suçluların can güvenliğini sağlamak devletin sorumluluğunda değil midir? Bir suçlu hangi yetki ile başka bir suçluya ceza kesebilir ki? Bu duruma resmen dinime küfreden Müslüman olsa bari denmez mi?