Rekabet her zaman iyidir. Sen de arabanda matkap veya roketatar taşı. Boş ver Mustafa bunlara bulaşmaya değmez. Erkekliğin 10/9'u kaçmaktır diye bir tabir vardır. Buradaki kaçmak korkudan değil, beladan uzak durmak için söylenmiştir. Adam ormandan gelip şehire yerleşiyor ama, yaşama daha doğrusu medeniyete ayak uyduramıyor. Şehri, geldiği orman zannediyor, o nedenle orman kanunlarına tabi oluyor. Gelişemiyor, medeni olamıyor. Köyden kente göç arttığı sürece de kentler köyleşmeğe devam edecektir. İşte sonuç kabak gibi ortada. Boşuna İstanbul için megaköy demiyorlar. Üç büyük ilde de yaşadım. İstanbul'un başına gelenler şimdi diğer büyük illerin başında. Eskiden taşı toprağı altın diye övünülen İstanbul artık yaşam için çekilmez bir hal almış durumda. Sonuçta kendimiz ettik kendimiz bulduk.
Dün İzmir'den bir manzara. Yol yüzünden tartışan iki sürücü. Birinin altında passat, diğerinde kamyon. Passat sürücüsü iri kıyım biri, kamyoncu onun yarısı kadar. Tahminen arkadaş kalıbına güvenip biraz efelenmiş, yanında ailesi de var. Durum biraz daha ileri gidince kapışmışlar, kalıplı adamın üstü başı parçalanmış. Galiba haksız ki, etrafdaki esnaf kamyoncuya yardımcı olup, olay daha fazla büyümesin diye, bir an evvel göndermeye çalışıyordu. Konunun ayrıntılarını bilmiyorum. Tesadüfen gördüm. Benim için önemli olan koca koca insanların böyle bir durumu yaşamamış olması gerekirdi. Hatalı olan özür diler, hatasını kabul eder, karşı taraf hoş görü gösterir olay anında tatlıya bağlanır. Ne yazık ki yaşamasını ve yaşatmasını bilmiyoruz.